Web Günlüğü

Güle Güle 2011 Hoşgeldin 2012


Evet koskoca 1 yılı, yani 12 ayı, yani 52 haftayı, yani 365 günü, yani 8765 saati hüznüyle ve mutluluğuyla geride bıraktık. Kısacası ömrümüzden bir yıl daha gitti. Bir yıl daha yaşlanarak yeni bir yıla girmenin sevinci ve hüznüyle beraberiz. Bir yıl her ne kadar kısa gözükse de aslında yaşamın en uzun zaman dilimi. Çünkü bir yılda yaşamak ve yaşamamak istediğimiz her şeyi yaşıyoruz. Her yeni bir yıl bir önceki yılın bitimi oluyor.

Yaşadığımız sürece, nefes alıp verdiğimiz sürece hep bir devirdayım içerisinde bir yılın bitimini diğer bir yılın başlangıcını görmeye devam edeceğiz. Mutlu yıllar. Yeni yılda sağlıklı, mutlu ve güzel anı ve anlar geçirmeniz dileğiyle...

Eve Dönüş

Yaklaşık 3 haftadır 3 haftadan fazla da olabilir İstanbul'daydım yine. Yine dedim çünkü İstanbul ile olan bağımız epeyce bir güçlendi. Ne zaman canım sıkılsa veya önemli bir gelişme olsa hemen kalkıp İstanbula gidiyorum kimselere haber vermeden. Tabi bazı kişiler haberdar oluyor :) Önceki İstanbul gitmelerim ile bu farklıydı biraz. Nedeni annemin gözünden ameliyat olacak olmasıydı. Annem benden birkaç hafta önce gitmişti. Ameliyat tarihi ileri bir tarihteydi.

Ben dershane dolayısı ile gitmeyecektim aslında. Fakat bir süre evde yalnız başına kalınca sıkılmaya başladım ve küçük bir çantaya birkaç eşya doldurup hemen otogara gidip bindim otobüse son durak İstanbul :)

Anlayacağınız yine İstanbul meselesi yüzünden blogumdan ayrı kaldım. Ne zaman şehir dışına çıksam kısa bir süreliğine de olsa açıkçası blogumdan ve yazmaktan biraz soğuyorum. Her dönüşümde de şunları bunları yapacağım diye konuşsamda söylediklerimin hiçbirisini yapmıyorum. O yüzden bu sefer yapamayacağım veya yapmayacağım şeyler için söz vermiyorum. Zamanla neler olacağını birlikte göreceğiz.

2011 Blog Ödülleri Sahiplerini Buldu

Türkiye'nin en iyi blogları dün düzenlenen ödül töreni ile belirlendi. Turkcell sponsorluğunda düzenlenen Turkcell Blog Ödülleri 2011 dün yapılan törenle sahiplerini buldu. 2011 Blog Ödülleri İstanbul'da gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. 2008’den bu yana düzenlenen Blog Ödülleri’nde 15 farklı kategoride en iyi bloglar, internet kullanıcılarının oylarıyla belirlendi. Blog Ödülleri’nde bu yıl hem başvuru hem de oylama rekoru kırıldı. 1.578 blogger’ın başvurduğu yarışmada okurların oy sayısı da 25 bin’i geçti.

Kazananları www.blogodulleri.com adresinden görebilirsiniz.

Blogger SyntaxHighlighter Eklentisi

Blogger alt yapısı kullanan bloglarımızda kod paylaşmak her zaman zor olmuştur. Kısacık bir kod eklemek için bile uzun pre ve code kodlarıyla, çeşitli css kodlarıyla güzelleştirmeye veya farklılaştırıp paylaşmaya çalışıyoruz. Fakat bu tip kodlar her ne kadar işimizi görmüş olsa da uzun zaman kayıplarına, yazı içerisindeki kalabalıklığa ve görüntü kirliliğine neden olmakta. Uzun zaman önce bulduğum ve o zamandan beridir de blogumda kullanmış olduğum SyntaxHighlighter adında bir kod eklentisi bulunmakta. Bu eklenti aslında sadece blogger için değil diğer hazır web sistemleri için de kullanılabilir.

SyntaxHighlighter eklentisini geliştiren ve kullanıma sunan site alexgorbatchev.com. Bu eklenti ile birçok programlama diline ait kodları paylaşmamız oldukça kolay. Eklentiyi ister kendi sitesinden indirip sitenizin ftp'sine atarak aşağıdaki şeikilde css ve js dosyalarını çağırarak kullanabilirsiniz ya da diğer kod depolama sitelerini kullanabilirsiniz. Ben bir güzellik yaptım ve dosyaları direk eklentinin sitesinden çağırdım. Aşağıdaki css ve js dosyalarını <head> etiketinden hemen sonra yapıştırınız.

<link href='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/styles/shCore.css' rel='stylesheet' type='text/css'/>
<link href='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/styles/shThemeDefault.css' rel='stylesheet' type='text/css'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shCore.js' type='text/javascript'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shLegacy.js' type='text/javascript'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shBrushCSharp.js' type='text/javascript'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shBrushCss.js' type='text/javascript'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shBrushPhp.js' type='text/javascript'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shBrushXml.js' type='text/javascript'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shBrushDelphi.js' type='text/javascript'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shBrushSql.js' type='text/javascript'/>
<script src='http://alexgorbatchev.com/pub/sh/3.0.83/scripts/shBrushJava.js' type='text/javascript'/>
<script type='text/javascript'>
SyntaxHighlighter.config.strings.alert = &quot;Bu bir uyarıdır!&quot;;
SyntaxHighlighter.config.bloggerMode=true;
SyntaxHighlighter.all();
</script>

Başlıca Kullanılabilecek Kod Tipleri
Xhtml, Xml, Html, Css, Javascript, Php, Sql, Java

Yazılarda Nasıl Kullanılır ?
Alttaki brush: js yazan kısmı kullanacağınız kod türüne göre değiştiriniz. Örneğin xml, xhtml ve html kullanmak için js'yi xml yapmalısınız.
<pre class="brush: js">...</pre>

Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum


Amerikalı bir yazar olan Katharine Branning Türk Çayı ve Türkiye hakkında bir kitap yazmış. Kitabın adı "Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum". Kitabını tanıttığı bir konuşmasında Türk çayını ve Türkiye'yi öyle bir güzel anlatmış ki bir yabancının gözünden bir bardak çayımızla ülkemiz ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Türkiye'yi ve Türk insanını bir bardak çaya benzetmiş yazar. Amerika'da Türkiye'nin ve Türk insanın yanlış tanındığını, Türkiye ve Türk insanın Amerikalılara daha doğru bir şekilde anlatmak için böyle bir kitap yazmış.

Amerikalı Yazar Katherine Branning'in Kitap Tanıtımındaki Konuşması :



"Türk çayı için ‘tavşan kanı’ derler. Siyah ya da yeşil değildir, kırmızıdır. Tıpkı, her vatansever Türk’ün damarlarında dolaşan kan gibi… Tıpkı, göklerde gururla dalgalanan bayrakları gibi… Eşsiz güzellikte olan halılarındaki kırmızı yün gibi… Tıpkı, ilkbaharda açan ateş kırmızısı laleler gibi kendisine çok benzeyen bu çay bardağına yansır."

"Türk çayı sıcaktır; Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi… İçinizi ısıtan coşkulu Türk müzikleri gibi… Yemekleri, şehirleri, spor takımları, Türklerin hayatlarının her anındaki yaşama sevinci gibi..."

"Türk çayı demlenir. Bir Türk sallama çayı çay saymaz. Karadeniz Bölgesinde yetiştirilen çay, daha sonra Türkişye’nin her yerinde sürekli demlenir. Herzaman servise hazırdır. Türkiye’de 'kahvaltı hazır' demezsiniz; ‘çay kaynadı’ dersiniz. Çay aynı Türkiye gibi bir mozaiktir. Miras, kültür, tarih, gelenek ve bir çok etnik grubun biraraya gelerek kaynaşması gibi… Türk olmak demek, Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş olmak demektir."

"Türk çayı sadedir. Sütle beraber içilmez. Berraktır; tıpkı, bir Türk’ün yüzü gibi… Herzaman anlaşılabilir, bir şey saklamaz, Türklerin komşularına gösterdikleri kalpleri gibi..."

"Türk çayı sürekli içilebilir. Çay keyfinin bitmesine imkan yoktur. Bütün gün boyunca içebilirsiniz. Çayın altı sabahtan akşama kadar herzaman açıktır. Ülkenin dağları, ovaları, doğal güzellikleri ve çalışkan insanları kadar cömerttir."


"Türk çayı, müzik gibidir. Müzik kültürüyle yetişmiş ve bir çok yetenekli müzisyeni barındıran bir ülkedir Türkiye… Pop müzikten folk müziğe, arabeske kadar geniş bir müzik stilleri var. Çayı karıştırırken duyduğunuz melodi, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir melodidir. Sanıyorum, Türkiye’nin her bir köşesinde evlerdeki, ofislerdeki, marketlerdeki, feribotlardaki bu sesler biraraya gelse, ülkenin en güzel harmonik melodisini oluşturur."

"Türk çayı, arkadaş canlısıdır. O, hiçbir zaman yalnız içilmez. İlla ki, yanınızda biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şeydir çay… Türkler yalnız, tek başlarına iş yapmazlar. Başkalarıyla birlikte olmayı severler. Geniş düzlüklerde aileleri ve hayvanlarıyla sıcak ilişki geliştirebilmiş ataları gibi hayatı başkalarıyla paylaşılarak değerli kılınan bir şey olarak görürler."

"Türk çayı demokratik bir içecektir, herkes içebilir. Demokratiktir; Atatürk’ün izinde kurdukları ve 88 yıldır yaşattıkları devletleri gibi… Türk çayı sadedir, dolaysızdır, kolayca demlenir. Ve bu yönüyle Türklerin hayatı yaşamak için seçtikleri tarzı yansıtır. Çay sade olabilir ama herzaman Türklerin hayat tarzının temelleri olan saygı ve sevgiyle ikram edilir."

"Türk çayının acelesi yoktur; yoğun bir günün ortasında asude ve dingin bir iklime çağırır insanı. Türkiye’ye gittiğinizde öğreneceğiniz ilk ifadelerden biri ‘Sorun Yok’tur. Yavaş yeme hareketinin önemli bir unsurudur çay. Bu yaz Türkiye’de çayı gereğinden biraz daha hızlı içtiğim için birisi tarafından hafifçe azarlandım."

"Türk çayı barışçıldır. Bir bardak çay, nereye giderseniz gidin, size ikram edilir. Evlerde ve işyerlerinde ikram edildiğinde, bir barış mesajını da size taşır. 13. yüzyılın büyük sufi şairi Rumi’yi (Mevlana) hatırlatır. Gel tanış olalım; yavaş yavaş bu çayı içer gibi… Gel şu günün hay huyunu bir kenara koyalım; birbirimizi tanıyalım. Gel bir bardak çay paylaşalım. Belki ısınırız onunla ve arkadaşlığımız doğar. Gel hayatı ısıtalım."

"Bunun için kitabımın adını "Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum" koydum. Türkiye’nin Ortadoğu’daki barış yapıcı rolü üzerine çok tartışma var. Ben bir siyaset bilimci değilim, ben hikayeler anlatırım. Ama barış dolu bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu kitabı yazmaktaki amacım, Türkiye hakkındaki ümidimi Amerikalı kardeşlerimle paylaşmak. Türkiye, bölgenin yükselen bir değeri olarak, bizlere bölgenin rasyonal, entelektüel ve barışçıl yüzünü gösterebilir. Ve daha iyi bir geleceğin inşasında taşıyıcı bir rol üstlenebilir. O halde benimle beraber bir bardak çaya ve iki ülke arasındaki diyaloğa 'Evet' deyin."