Web Günlüğü

Bumerang Ödülleri

Son bir kaç gün de takip ettiğim blogların çoğunun Bumerang Ödüllerine katıldığını gördüm. İlk zamanlar da pek katılıp katılmama arasında endişeliydim. Bu zamana kadar hiç blog ödülleri yarışmalarına katılmadım açıkçası katılmayı da pek düşünmedim. Nedeni ise kendimi, blogumu ve yazılarımı bir yarışmaya katılacak kadar iyi bir seviyede olduğunu düşünmememdi. Bu kez kendimi iyi bir seviyeye geldiğimi düşünerekten Bumerang Blog Ödülleri yarışmasına katılmaya karar verdim.

Hürriyetin bir parçası olan Bumerang blog yazarlarını bünyesinden toplama ve onlara faydalı çözümler üretebilmek için kurulmuş bir platform. Bu yıl ilki düzenlecek olan Bumerang Ödülleri'ne katılım 10 Ekim 2011 Pazartesi gününden itibaren başlamış ve 4 Kasım 2011 Cuma günüe kadar devam edecek. Ayrıca oylama süreci de bu tarihler arasında olacak.

Bumerang Ödülleri kategorileri En Tarz Blog, En Çalışkan Blog, En Sosyal Blog, En Bilge Forum ve En İyi Yerel Site olmak üzere beşe ayrılmış. Kategori birincilerine verilecek olan ödüller ise Sony Tablet S, Geniş Kapsamlı Basın Duyuruları, 1 Milyon Adet Ücretsiz Reklam Gösterimi ve Sürpriz ödüllermiş. Yarışma ile ilgili detaylı bilgi almak ve yarışmaya katılmak için http://bumerang.hurriyet.com.tr/ adresini ziyaret etmelisiniz.

Bugün itibariyle En Tarz Blog kategorisin altında yarışmaya katılmış bulunmaktayım. Benim için oy kullanmak için üye olmadan http://bumerang.hurriyet.com.tr/bumerang-odulleri/26334.htm adresinden ve blogumun sağ alt köşesinde bulunan resime tıklayarak oyunuzu kullanabilirsiniz. Şimdiden Teşekkürler :)

Nereye Gidiyoruz

Futbolu severim sevmesine ama yorum yapma ve yazma pek adetim değildir aslında. Bu adetime bu yazıyla son vermek istiyorum ve milli takımı ele almak istiyorum. Beni yorum yapma ve yazma durumuna getirendir milli takımın şu berbat gidişi. Şu an ki oynadığımız futbol 2002 Dünya Kupasındaki ve 2008 Avrupa Şampiyonasındaki başarımızı adeta silip savurmuş ve o günleri aratır duruma gelmiştir. Yanlış anlamayın iyi yönde değil kötü yönde silip atmış durumda.

Milli takımımızın 2002 yılındaki başarısı ve oynadığı futbolu hepimiz özler olduk 2008 de öyledir aslında. Fakat her iki kupa müsabakalarında da şansımız yanımızdaydı ama iyi futbol da oynamıştık gerçekten. Eee futbol bu zaten ne kadar iyi oynarsanız oynayın şansınızın da yanınızda olması gerek. Şu an ki durumumuzda her ikisi de yok. Ne oynadığımız futbol ne de şansımız yanımızda. Her ikisini de kendimiz elde edebiliriz aslında. Fakat öncelikle bazı şeyleri değiştirmemiz gerek. Çıkarcı yapımızı atmamız gerek. Örneğin Mesut Özil milli takımımıza gelmedi diye vatan haini ilan ediyoruz gol attığında işimize yaradığında öve öve bitiremiyoruz. Bu nasıl bir düşüncedir anlamıyorum. O adam Türk sonuçta Almanya'da da oynasa da başka yerde de oynasa Türktür ve değişmeyecektir bu hiçbir zaman. Sonuçta bizi temsil ediyor ve her yeri geldiğinde ülkesini sevdiğini söylüyor. Bırakın bunları ya oynasın adam ne güzel futbolunu. Biz sadece gurur duyalım.

Ne güzel Fatih Terim takımı oturtmuş bir yere getirmişken biz onu uzaklaştırıyoruz takımdan. Yerine gidip Guus Hiddink midir nedir diye bir teknik direktör getiriyoruz adamın dilinden bile anlamıyoruz sonra suçu başka yerlerde arıyoruz. Adamın da suçu yok aslında bilmiyor bizim ülkemizde ne nasıl işliyor. Hep başkalarının sayesinde bir yere geliyoruz play off'lara kalmamız gibi mesela. Yok oyuncu yok, yok böyle yok öyle falan filan. Bırakın bu ayakları ya. Önce kendi içinizdeki sorunları çözün devamı gelir sonra zaten. Bu futbolla ben aslında hiçte playoff'lara kalmamızı istemiyordum. Keşke kalmasaydık madem kaldık bir an önce elensekte kurtulsak bari. Şu oynadığımız futbolla içimizdeki bir boktan anlamaz insanların başta olmasıyla playofflara kalsak neye yarar.

Bu zamana kadar Guus Hiddink'e fazla yüklenilmedi aslında. Yüklenildi de adam anlamadı. Türkçeyi bilseydi zaten bu zamanki eleştiriler yüzünden bile zaten şimdiye alıp gitmişti bavulunu. Play off'taki rakibimiz Hırvatistan gruptan çıktığımız için şuan için sular biraz durgun ve ben inanıyorum play off'ta elenirsek ki eğer zaten görünen onu gösteriyor ne kıyametler kopacak Guus Hiddink'e neler sölenecek ve devamında Guus Hiddink nasıl gönderilecek. Daha sonra bu sezon Galatasaray bir başarı yakaladığı takdirde Guus Hiddink gönderiltikten sonra gözler yeniden Fatih Terim'e dönecek ve yeniden Fatih Terim milli takımın başına getirtilmeye çalışılacak.

Diğer sorunlarımızdan birisi de taraftarlarımız. Her milli takım maçında Şükrü Saraçoğlu'nda Fenerbahçe taraftarları, Ali Sami Yen'de Galatasaray taraftarları, bilmem başka yerde başka taraftarlar hep taşkınlık çıkarıp kendi takımları lehine tezahuratlar yapıyor. Ulan gerizekalılar siz milli takım maçına gelmişsiniz, milli takımı destekleyeceksiniz. Ne alaka Fenerbahçe, Galatasaray. İşte biz böyle bir milletiz ve böyle bir milletin vatandaşlarıyız.

Diliyorum ki milletçe şu içimizdeki gereksiz şeyleri bir kenara atıp, taşları yerine oturturuz. Diliyorum ki milli takımımız özlediğimiz futboluna ve yerine kavuşur.

Son Durum

Merhaba sevgili blog bildiğin gibi bir aydır İstanbul'da bulunduğumdan dolayı evimden, sevgilimden, memleketimden vs birçok şeyden uzak kaldım. Seni de biraz yalnız bıraktım kusura bakma. Bu geçen uzun zaman zarfında çok fazla değişiklik olduğunu söyleyemem. Yazı yazmayı da unutmuşum ya neyi nasıl bağlayacağımı bile bilmiyorum. Neyse devam edelim. Bu genç yaşımda amca oldum. Çok farklı bir bir duygu nasıl anlatılacağını da pek bilemiyorum. Ha cinsiyetine gelince "Erkek" :) ismi de Kerim Ökkeş.


Evime aslında salı günü döndüm. İstanbul'da son günlerde acayip derecede yağmur yağıyordu ve geceleri soğuk olmaya başlamıştı. Ama buraya geldim bir baktım ki daha yaz havası var resmen. Eve geldim bir ton fatura birikmiş onları yatırdım. Fatura demişken TTnet borcu birikmişti ödedim. Fakat ödememe rağmen bugün 3.gün olmasına rağmen halen açılmadı. Borcunuzdan dolayı hattınız kapanmıştır uyarısını görmekten nefret etmeye başladım. İki buçuk yılı aşkın süredir ben böyle bir sorunla karşılaşmadım arkadaş. En az 20 defa müşteri hizmetlerini aradım ama aynı şeyleri duymaktan bıktım artık. Bu arada bu konuyla ilgili sorun yaşayanlar veya bilgili olan arkadaşlar varsa bana bu konuda yardımcı olurlarsa çok müteşşekir olurum. Öyle işte bu ttnet yüzünden şuan bu yazıyı arkadaşımın bilgisayarında yazmak zorunda kalıyorum.

Bugün sevgilim geldi onu görünce dünyalar benim oldu ne kadar çok özlediğimi anlatamam. Dile kolay tam bir buçuk aydır göremiyordum.  Ben duygularını pek ifade edebilen birisi değilimdir. O yüzden şuan yazdıklarımı pek anlamayanlar olabilir. Sevgilim geleceğinden dolayı akşamdan telefonun alarmını ayarlamıştım erken uyanamam diye. Neyse sabah 8 gibi uyandım fakat sonra tekrar uyumuşum 9 gibi tekrar uyandım, saat 10 gibi de sevgilim geldi. Okula gidip diplomalarımızı aldık. Biraz okulda zaman geçirdik. Bizim olduğumuz zamanlardaki gibi pek tadı da yoktu okulun. Öğlen oldu biraz çarşıda gezdikten sonra bir güzel yemek yeyip çayımızı içtik. Zaman öyle çabuk geçti ki anlatamam. Biraz yürüyüp, gezdikten sonra artık ayrılma vakti gelmişti. Öğleden sonra saat 3 gibi sevgilimi yolcu ettim ve eve geldim çok güzel bir gündü.

Diplomaya gelince pek mutlu etmedi beni açıkçası biz o kadar çalışıp emek verelim adamlar uyduruktan birşey yapsınlar. İnsan bari biraz özen gösterir şanşanlı bir şeyler yapar arkadaş. Neyse sonunda mezuniyetimizi diplomayı almakla beraber kanıtlamış olduk. İnternet problemini giderene kadar bir süre daha buralarda olamayacağım herhalde hadi sağlıcakla.

Steve Jobs Hayatını Kaybetti

Apple'ın kurucusu, CEO'su ve dahisi Steve Jobs hayatını kaybetti. Apple.com 'da duyurulan haberin ardından tüm medya ve sosya ağlarda tanıyan insanların büyük bir bölümü tarafından üzüntüyle karşılandı. Bilindiği üzere 2004 yılında Steve Jobs'a çok nadir rastlanan pankreas kanseri teşhisi konulmuştu. O zamandan beri tedavi gören Steve Jobs'a 2009 yılında karaciğer nakli yapıldı. 2011 yılının başlarında sağlık sorunun ilerlemesiyle birlikte izine ayrılan Steve Jobs geçtiğimiz Ağustos ayında şirketin yönetim kurulu başkanlığından ayrıldığını açıkladı ve görevini Tim Cook'a bırakmıştı. 5 Ekim 2001 tarihinde ailesi tarafından "Steve Jobs aile üyeleri başucunda ve sükunet içinde vefat etti." diye bir bildiri yayınlandı.

Nerelerdeyim

Uzun süredir İstanbul'da bulunduğumdan dolayı blogumu çok fazla güncelleyemedim, açıkçası pek güncellemekte istemedim. İnternet vs. sıkıntım yok ama biraz asosyallikten uzaklaşmak istedim. Bu İstanbul'a dört veya beşinci bulunuşum. Fakat en uzun süre bu gelişimde bulundum. Tam 20 gündür İstanbuldayım, bundan önce galiba en fazla 15 gün kalmıştım. Bir süre sonra her ne kadar insanı sıksa da seviyorum yine de İstanbul'u. Evimi özledim, memleketimi özledim, en önemlisi sevgilimi özledim. Bir an önce evime, toprağıma dönmek istiyorum. Buraya kış geliyor gibi. Geçenlerde durmaksızın yağmur yağdı, geceleri ise soğuk oluyor. Arada bir küçük sağlık sorunları yaşıyorum hava değişikliği desem geleli uzun süre oldu alışmış olmam gerek. Heralde geceleri üstüm açılıp soğuk alıyorum ondan oluyor.

Genelde evde oluyorum, arada bir dışarı çıkıp biraz geziyorum. Geçenlerde memleketten Öss sınava hazırlanırken dershane'den tanıştığım sonrasında iyi bir dostluk kazandığım arkadaşımla buluştum. Gezdik, içtik, yedik, muhabbet ettik. Geldiğim günden beri geçirdiğim en güzel günlerden birisiydi. Çok özlemişim keratayı. Neyse İstanbul'da hayat devam ediyor bir süre daha buradayım. İnşallah aksaklıklar olmazda hayırlısıyla, en kısa sürede dönerim evime. Görüşmek üzere...