Web Günlüğü

Dijital Bahçe

Dijital Bahçe Web’de, özellikle de yabancı bloglarda Dijital Bahçe (Digital Garden) terimi çok karşıma çıkıyordu. Nedir, ne değildir biraz bu konu hakkında araştırma yaparken aslında yeni bir terim olmadığını, fakat Türkiye’de veya Türkçe kaynaklarda bu konuya değinilmediğini gördüm. Yazıyı hazırlarken tekrar bir Türkçe kaynaklara bakayım derken Yalçın Arsan’a ait blogda bu içerik denk geldi : yalcinarsan.com/blog/2024/02/01/kisisel-bilgi-yonetimi-bulten-17-dijital-bahce/

Aile

Aile Bu hafta, yıllar sonra 3 erkek kardeş nihayet bir araya gelebildik. Hepimiz ayrı şehirlerde yaşadığımızdan uzun yıllar düğün, cenaze harici bir araya gelemiyorduk.

Umut

Umut Merhaba. Her ne kadar kafamda hep bir yazma isteği oluşsa da eskisi gibi bilgisayarla çok fazla zaman geçiremiyorum. Bilgisayarın başına oturma fırsatı bulduğum zamanlarda ise kafamdakileri bir türlü yazıya geçiremiyorum.

Huawei Watch GT2 Akıllı Saat İncelemesi

Huawei Watch GT2
2017’de düşürüp kaybettiğim Xiaomi bileklik ten uzun bir zaman sonra tekrar bir akıllı saat/bileklik alma düşüncem vardı. Düşündüğüm fiyat/özellik segmentinde 2-3 marka/model vardı. Sesli görüşme özelliği olan, tasarım ve detaylı diğer araştırmalarım sonucunda Huawei Watch GT2 modelinde karar kıldım. Bunun sonucunda gözlemlediklerim ve kendi yorumlarımrımla bir inceleme yazısı hazırladım.

Windows 10 WampServer VCRUNTIME140.dll Kurulum Hatası ve Çözümü

Windows 10 WampServer VCRUNTIME140.dll Kurulum Hatası ve Çözümü
WampServer ile ilgili kurulum hatasına geçmeden önce hakkında bilgi sahibi olmayanlar için özetle WampServer yazılımının ne işe yaradığından bahsetmekte fayda var. WampServer PHP geliştiriciler, kodlayanlar, severler için hazırlanmış içerisinde MySQL, Apache ve PHP paketlerini barındıran PHP alt yapılı projeleri hazırlayıp test etmeye yarayan bir yazılım.

WampServer'ı işletim sistemi türüne göre 32bit veya 64 bit indirip kurmak için wampserver.com/en/ * Kurulum hatası almadan önce hazırlamış olduğum bu yazıya bakmakta fayda var.

WampServer kurulumunda VCRUNTIME140.dll hatası neden oluşur ve nasıl çözülür ?
WampServer kurulumunda VCRUNTIME140.dll hatası sadece Windows 10'a özgü olmayıp diğer Windows sürümlerinde de karşılaşılan bir sorun. Fakat diğer Windows sürümlerinde bazı paketlere ihtiyaç duyulmadığından veya WampServer'ın 32bit sürümü kurulduğundan Windows 10'a nazaran daha az meydana geliyor. Sorunun temelinde ise Microsoft Visual C++ paketlerinin eksik yüklenmesinde yatıyor. En azından ben hepsini yükleyerek sorunu o şekilde gideriyorum.

Özetle sorunu yaşamamak veya yaşanan bu sorunu çözmek için alttaki resimde olduğu gibi 2008,2010,2012,2013,2015'in hem 32bit hem de 64bit sürümleri yüklenmeli.

Microsoft Visual C++ Paketleri

Bütün sürümlere ait indirme bağlantılarını Microsoft'un indirme sayfalarında liste halinde bulamadığımdan google'da aratarak hepsini bir araya toplayıp yazıya ekledim. WampServer hatalı bir şekilde yüklendi ve WampServer ikonu turuncu renkte kalıyorsa yüklemeyi kaldırıp Microsoft Visual C++ paketlerinin tümünü yükledikten sonra WampServer'ı tekrar yüklemek gerekiyor.

Microsoft Visual C++ indirme bağlantıları

Microsoft Visual C++ 2008 Redistributable Package (x86)
https://www.microsoft.com/en-us/download/details.aspx?id=29
Microsoft Visual C++ 2008 Redistributable Package (x64)
https://www.microsoft.com/en-us/download/details.aspx?id=15336

Microsoft Visual C++ 2010 Redistributable Package (x86)
https://www.microsoft.com/en-us/download/details.aspx?id=5555
Microsoft Visual C++ 2010 Redistributable Package (x64)
https://www.microsoft.com/en-us/download/details.aspx?id=14632

Visual C++ Redistributable for Visual Studio 2012 Update 4 x86-x64
https://www.microsoft.com/en-us/download/details.aspx?id=30679

Visual C++ Redistributable Packages for Visual Studio 2013 x86-x64
https://www.microsoft.com/en-us/download/details.aspx?id=40784

Visual C++ Redistributable Packages for Visual Studio 2015 x86-x64
https://www.microsoft.com/tr-TR/download/details.aspx?id=48145

* 2012, 2013 ve 2015 bağlantılarında hem x86 hem de x64 bulunmakta olup iki farklı sürümlerini de indirmek gerekiyor.

Tamindir'den Gelen Hediyelerim

Tamindir'in 10.yılı, yeni logosu ve hediyeleri
Türkiye'nin en önemli teknoloji ve program indirme sitelerinden biri olan Tamindir 10.yılı dolayısı ile 200 takipçisine resimde görüldüğü gibi nacizene hediyeler göndereceğini açıklamıştı. Dün gelen kargo sayesinde hediye verilen 200 kişi arasında benim de olduğumu öğrenmiş oldum. Kendilerine bu hediyeler için teşekkür ediyor, yenilenen logosunun uğur getirmesini ve nice 10 yıllar daha büyüyerek devam etmesini diliyorum.

Blogger Android Uygulaması

Blogger v2.0 Android Uygulaması
Google'ın yıllar önce çıkarttığı blogger android uygulaması'nı nihayet kullanabilme fırsatı buldum. Nihayet diyorum çünkü ilk sürümünün çıktığı zamandan beri blogger uygulaması Android Market'te veya yeni adıyla Google Play'de Türkiye'den erişime kapalıydı yani indirilemiyordu. Tabi ben uzun zaman önce uygulamanın eski bir sürümünü başka bir kaynaktan apk dosyasını indirip kurmuştum ancak kısa bir süre görme fırsatım olmuştu.


Bugün uygulamanın halen Türkiye'den engelli mi olduğunu öğrenmek için bir bakayım dedim. Bilgisayar üzerinden Google'da blogger android diye arama yapıp Google Play'e eriştiğimde uygulama görselinin yanında yükleme butonun aktif olduğunu gördüm ve hemen bilgisayar üzerinden Yükle butonuna tıklayıp telefonuma kurulumunu yaptım. Ancak şöyle bir durum var ki telefon üzerinden Google Play uygulamasına veya bilgisayar üzerinden direkt olarak Google Play'e erişildiğinde ve blogger diye arama yapıldığında Google 'ın resmi blogger uygulaması sonuçlarda çıkmıyor diğer üçüncü parti blogger uygulamaları listeleniyor. Blogger uygulamasına ulaşmak için tek yapılması gereken google'ı açıp blogger android diye arama yapmak veya buraya tıklamak. Uygulamanın Google Play'de arama yapılarak bulunamaması sorunu acaba Google Play'den kaynaklanan bir sorun mu yoksa uygulama halen erişime kapalı ve ben yanlışlıkla mı indirdim anlayamadım.

Uygulama genel olarak basit ve kullanışlı olsa da halen bir çok eksiği bulunmakta. Blogger'ın ücretsiz bir hizmet olması ve herhangi bir getirisinin olmaması dolayısıyla Google tarafından pekte önemsenmiyor. Öyle ki uygulamanın en son güncellemesinin üzerinden yarım yıl geçmiş. (Son Güncellenme Tarihi 14 Kasım 2012)

Blogger'ın android uygulamasının genel özellikleri yazı gönderme (yazıya fotoğraf ve etiket ekleyebilme), yazı düzenleme ve silme, blog'u ve oluşturulan yazıları canlı olarak ön izleyebilme, yazıları sosyal ağlarda paylaşabilme gibi standart özellikler mevcut. Çok fonksiyonel bir uygulama olmamasına rağmen işi sadece yazı yazmak olanlar için ideal. Uygulamayı rahat kullanabilmek ve pratik bir şekilde yazı hazırlayabilmek için büyük boyutlarda telefona sahip olunması gerekiyor ki 4.0 inçlik ekran boyutuna sahip Motorola Motoluxe modeli telefonumda bile yazı yazarken zorluk çektim ve devamını bilgisayar üzerinden yazmak zorunda kaldım.

Uygulamanın benim gördüğüm en büyük eksikliklerinden bir tanesi yorum yönetiminin olmaması oldu. Ayrıca diğer eksik olarak gördüğüm özellikler ise sayfalar, genel ayarlar, yazılarda kalıcı bağlantıları düzenleyememe yazıları programlayamama (tarih atayıp ileri bir tarihte yayınlayamama), istatistikler ve adsense gibi önemli gördüğüm yerler ilerleyen zamanlarda eklenir mi belirsiz ama en azından yorum yönetimi bir an önce eklenirse iyi olur ki zaten uygulamanın en fazla kolaylık sağlayacağı ve faydalı olacağı özelliği yorum yönetimi olur.

Google Play Uygulama Adresi : Blogger v2.0 Android Uygulaması

Blogger Android Uygulaması'nın Telefonumdan Aldığım Görseller :

Blogger Giriş Ekranı Blogger Ana İşlemler Menüsü
Blogger Yazı Oluşturma ve Yayınlama Blogger Yazılar
Güncelleme 2 Aralık 2013, Pazartesi
Uygulamayı mağazadan indiremeyenler alttaki linkten blogger android uygulamasının son sürümü 2.1.1 apk dosyasını indirip kullanabilirler.
Blogger Android Uygulaması Apk Dosyası İndir

Güncelleme 20 Ekim 2019 Pazar
Blogger'ın Android uygulaması uzun bir aradan sonra 14 Ekim itibariyle 3.0.1 sürümüne güncellenmiş. Güncelleme ile birlikte uygulama tasarımı tamamen değişmiş durumda. Fakat bunun dışında hiçbir geliştirme ve ekleme yok. Uygulamada sadece yayın oluşturup düzenlemenin dışında Yorumlar, İstatistik, Ayarlar vb gibi sayfalar halen bulunmamakta. Uygulama Google Play'den direkt olarak indirilebiliyor.

Yeni uygulamaya ait görseller :

Bahar Mevsimi Yüksek Kaliteli HD Masaüstü Duvar Kağıtları

Kışın bittiği havaların ısınmaya başladığı ağaçların çiçek açtığı bahar mevsimi yine geldi. Bununla birlikte artık bilgisayarlarımızın masaüstü arka planlarını, duvar kağıtlarını içimizi açacak ruhumuzu ferahlatacak bahar mevsimi duvar kağıtlarıyla değiştirmemizin vakti de geldi. Google vesilesi ile özenerek seçmiş olduğum 8 adet iç açıcı çiçekli ağaçlı masaüstü duvar kağıtlarını gönlünüze göre indirip kullanabilirsiniz. Resimlerin çözünürlükleri  birbirinden farklı olduğu için indirdiğiniz resimleri ekranı kaplayacak şekilde ayarlamanız sizin için faydalı olacaktır. Resimlerin tam boyutlarına ulaşmak için sağ tıklayıp yeni pencerede açabilir ve daha sonra bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Güle güle kullanın.

2013 Bahar Mevsimi HD Masaüstü Duvar Kağıdı

2013 Bahar Mevsimi HD Masaüstü Duvar Kağıdı

2013 Bahar Mevsimi HD Masaüstü Duvar Kağıdı

2013 Bahar Mevsimi HD Masaüstü Duvar Kağıdı

2013 Bahar Mevsimi HD Masaüstü Duvar Kağıdı

2013 Bahar Mevsimi HD Masaüstü Duvar Kağıdı

2013 Bahar Mevsimi HD Masaüstü Duvar Kağıdı<
2013 Bahar Mevsimi HD Masaüstü Duvar Kağıdı
Bahar, kuş, ağaç duvar kağıdı

Mobil / Akıllı Telefonlar İçin Duvar Kağıtları

güneş mobil duvar kağıdı
bahar mevsimi cicek telefon duvar kağıdı
renkli çiçekler mobil duvar kağıdı
sarı çiçekler ve gökyüzü mobil akıllı telefon duvar kağıdı
Güzel çiçek mobil duvar kağıdı

Soru - Cevap (Mim)

Aslında Mim hakkında şu son ana kadar çok bilgili değildim. Bu zaman'a kadar blogumda hiç Mim yazısı yazmamıştım. Polat Büyükarslan ağabeyimiz sağ olsun son günlerde blogları meşgul eden Soru Cevap (Mim) ile ilgili yazı yazmış ve beni de mimleyerek bu konuda düşüncelerimi yazmamı istemiş. Bu vesile ile de Mim'in ne olduğunu öğrenmiş oldum. Gönderilen bu Mim yazısı içeriğindeki sorulara elimden geldiğince kişisel düşüncelerimi doğru bir şekilde ve kendimi ifade edebileceğim kadar cevaplandıracağım.

Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?
Biz Türk insanları nedense hemen hemen çoğu şeyde mantığımızla hareket ediyoruz. Ama ben genelde mantığımla hareket eden birisiyim hatta bazen mantığımı çok aşırı kullandığım da oluyor. Az da olsa duygularımla hareket ettiğim zamanlar da oluyor şimdi çok duygusuzsun diye nitelendirilmeyeyim. Eğer duygunun tanımı bence böyle ise; örneğin 2002 yılındaki 3.olduğumuz Dünya Kupası'nda milli takımımızın maçlarını izlerken o an stadda bulunmasam bile evde televizyon karşısında bile izlerken sanki o an o oyunculardan bir tanesini benmişsim gibi tüylerim diken diken olmuştur. Yenildiğimizde ağlamışlığım yendiğimizde yine ağlamışlığım olmuştur. Eğer o zaman mantığımla hareket etmiş olsam duygusuz biri olup ağlamazdım sanırım. Özel veya kişisel hayatımızda aslında bir çok şeye karşın duygularla hareket edilmesi gerekirken (bence) ancak ben nedense çoğu zaman mantığımla hareket etmişimdir. Kısaca mantığım duygularıma göre daha ön planda sanırım.

İnsanlar niye mutlu değiller? Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar.
Bu duruma farklı bir konudan bakacak olursak zengin-fakir ayrışmasından kaynaklanıyor. Fakir insanlarımız bir ramazan günü ailecek birlikte sofrada sedece iki çeşit yemek olmasına karşın halen birlikte oldukları için, o durumlarından daha kötü bir duruma düşmedikleri için haline şükredip mutlu oluyorlar. Zengin insanlarımız ise her şeyi elde edebilmelerine karşın daha fazlasını isteyip şükretmesini bilmedikleri için mutluluğu görmüyorlar. Mutluluğu görmeden önce onu nasıl görebileceğimizi bilmeliyiz. Oysa mutluluk bir eldeki beş parmağın birbirine yakın olduğu kadar yakın ama nedense görmesini bilmiyoruz. Sonuçta insanlarımızın bende dahil mutluluğu görmeyişimizin en büyük nedenlerinden bir tanesi de mutluluk kavramını karşı konulamaz büyük isteklerimizin arasında kaybettiğimizden kaynaklı. Şu an ki halimize şükredip, elde edemeyeceklerimiz için nasip değilmiş deyip mutluluk elimizden bir an önce kaçmadan ucundan yakalamalıyız.

Çok para harcayıp, keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin bir şey var mı?
Şu zamanıma kadar öyle uçuk, çok paralar harcamadım. Harcayıp da keşke almasaydım veya boşuna harcamasaydım gibisinden dediklerim de olmadı açıkçası. Tabi çok para kavramı kişiden kişiye değişen bir şey. Çok para kavramının biraz altında harcamışlığım veya bir şeyler almışlığım olmuştur ancak pişmanlık duymadım. Bir şeyler alacakken ince eleyip sık dokuyan bir yapım var. Örneğin en son aldığım telefonu inceleyip araştırırken 10-15 gün gibi uzun bir süre bekledim. Düşünün daha bir kelimesinin anlamını bile bilmediğim Fransızca, İspanyolca gibi dillerde olan inceleme yazı ve videolarını izledim. Bu incelemeler sayesinde de bu dillerden küçücük de olsa öğrendiğim bir şeyler oldu. Sosyal etkinlik olayında da öyle cimri bir yapım yoktur. Hatta tanımadığım yeni karşılaştığım beş kızla yemeğe gidip cebimde beş kuruş para kalmadan restaurant'tan çıkmışlığım bile olmuştur. Kısacası bonkörüm ben bonkör tabi param olduğunda :)

Haklı olduğun bir konuda kendini savunur musun? Yoksa susmak adalet mi dersin?
Haklı olduğumda elbet kendimi savunurum. Ayrıca başkalarının da doğru veya yanlış farketmeksizin düşüncelerini ortaya koymasını savunurum. Bu konuya istinaden Voltaire'in güzel bir sözü vardır: "Söyleyeceklerine katılmasam da, onları söyleme hakkını ölümüne savunurum.". Aynı şekilde benim düşüncelerim yanlış dahi olsa başkalarının bu düşüncelerimi ifade etmemi engellemeyip savunmasını beklerim.

Tok gözlü müsün? Yoksa her şeyim olsun diyenlerden misin?
Tok gözlülük kavramı aslında çoğu zaman yanlış anlaşılan bir şey daha doğrusu kişiden kişiye değişen bir şey de diyebilirim. Örneğin manavdan muz alacağız yeteri kadar 1-2 kg arası bir şey alırız tutup 50 kg muz almayız bu bir nevi tok gözlülüktür. Ancak benzeri olmayan farklı farklı şeyler almak önceki örneğe karşın muz-portakal-elma üçünü birlikte almanın tok veya aç gözlülük ile alakası yoktur(bence). Biz tok kavramını genelde bir nevi sınır olarak kabul ediyoruz. Yani irademizi veya paramızı sınırlandırıyoruz. Ben genelde tok gözlü bir insanım yani ihtiyaçlarım doğrultusunda o zamanın koşullarına göre benim için yeterli olanı alırım. Yukarıda belirttiğim bir örnekte telefondan bahsetmiştim. Şimdi telefon alırken çoğu kişide olduğu gibi genel özelliklerine bakarız 3G, kamera, işlemci, wifi, android veya başka bir işletim sistemine mi sahip, şarjı ne kadar gidiyor gibisinden. İşte bu gibi özellikler bana yetiyorsa ve telefonun fiyatı örneğin 600 liraysa ben onu alırım, yani gidip aynı özelliklere(kısmen) veya daha fazla özelliğe sahip 1000 liranın veya 2000 liranın üstünde bir paraya telefon almam. Bu benim ihtiyaçlarımı karşılıyorsa neden gidip aç gözlülük yapıp daha fazlasını isteyeyim.

Soruları yanlış anlamış veya bizzat düşüncelerimi tam olarak ifade edememiş olabilirim. Bunun için öncelikle varsa bir kusurum affedin. Ayrıca ilgisinden dolayı beni mim'leyen ve sorulara karşı düşüncelerimi belirtmemi isteyen Polat Büyükarslan ağabeyime buradan teşekkürlerimi iletiyorum ve mim'i Enes İlhan kardeşime post ediyorum.

2012 Açıköğretim (Aöf) Bütünleme Tarihleri ve Giriş Yerleri Açıklandı

2012 Açıköğretim Bütünleme (Aöf) Tarihleri ve Giriş Yerleri Açıklandı
Eskişehir Anadolu Üniversitesi yıllık programda okuyan adayların bütünleme sınav tarihleri ve sınav giriş yerleri açıklandı. Ara sınavlar ve yıl sonu sınavlarından başarılı olamayan öğrenciler için yapılacak bütünleme sınavları 8 - 9 Eylül 2012 tarihlerinde gerçekleşecek. Öğrenciler sınav giriş yerleri sınav giriş belgesinde yer almakta ve bütünleme sınavına girebilmek için sınav giriş belgelerini de sınav giriş yerine götürmeleri gerekmekte.

Yıllık programa kayıtlı bütünleme sınavına girecek öğrenciler T.C Kimlik numaraları ve şifreleri ile https://aofburo.anadolu.edu.tr adresinde bulunan AÖF Büro - Web Hizmeti sayfasından giriş yaparak sınav giriş belgelerini alabilecekler.

Şifremi Unuttum Ne Yapmalıyım ?
Şifresini unutan öğrenciler şifrelerini sadece bulundukları yere en yakın AÖF Bürosundan alabilirler.

Başarı Notu Nasıl Hesaplanır ve Dersten Nasıl Geçilir ?
AÖF yıllık programa kayıtlı öğrencilerin not hesaplaması aşağıdaki şekildedir. Bir dersten geçebilmek için başarı notunun yani vize ve final veya bütünleme notunun ortalaması en az 50 olmak zorunda.
Herhangi bir dersin Ara Sınav(Vize) Notunun %30 'u ve Yıl Sonu(Final) Sınavının %70'inin toplamıyla hesaplanır.

- Örnek

Vize Notu 40 olan bir dersin %30'u : 12
Final Notu 55 olan bir dersin %70'i :  38,5
Toplam 50,5 olur ver dersten geçilir.

Bütünlemeye kalındığı takdirde ise final sınavında olduğu gibi yine alınan notun %70'i alınarak hesaplanır.

- Örnek

Vize Notu 50 olan bir dersin %30'u : 15
Final Notu 40 olan bir dersin %70'i :  28
Toplamı 43 yapar ve bütünleme sınavına kalınır.

Bütünleme Notu 50 olduğu takdirde %70'i : 35 yapar ve toplamda 50 olan başarı notu ile ders geçilir.

Kısacası vize sınavında 50 alan bir öğrenci bütünlemeye kaldığında dersten geçebilmesi için en az 50 almak zorundadır.

Vize sınavına girmedim finalden veya bütünlemeden kaç aldığım takdirde dersi geçerim ?
Vize yani ara sınava girmeyen öğrenci dersten geçebilmesi için final veya bütünleme sınavı puanının %70'i 50'yi geçmesiyle dersten geçebilir. Yani avize sınavına girmeyen bir öğrenci final veya bütünleme sınavından en az 72 - 73 alınması gerekmekte.

Önlisans'tan lisans bölümüne geçiş yapanlar !

Not : Bu yıl daha doğrusu geçen yıl itibari ile herhangi bir önlisans bölümünden mezun olup aöf lisans programına geçiş yapanlar için hazırlık(intibak) sınıfı kalkmıştı. Örneğin Bilgisayar Programcılığı mezunu lisans İşletme programına geçen öğrenciler hazırlık sınıfında bulunan 4 dersi 3.sınıfla birlikte alıyor. 3.sınıfta da 6 dersin olmasıyla toplamda 10 ders yapıyor.

Kesinliği Yoktur : Yıl uzatmamak için hazırlık sınıfına ait 4 dersin en az 3'ü, 3.sınıfa ait 6 dersten en az 5'i geçilmek zorunda. Yani toplamda 8 dersten geçmek gerekiyor. Ancak bu bilgi kesin doğru bir bilgi değildir. Yıl uzatmamak için hazırlık derslerinin hepsinin geçilmesi ve 3.sınıftaki derslerden en az 1 ders bırakılması garanti olur. 4.sınıfta en fazla 2 ders alttan alınabiliyor ancak hazırlık derslerinin hepsinin geçilmesi zorunlu mu yoksa en fazla 1 ders bırakılıp 4.sınıfta alttan alınabiliyor mu o tam olarak bilinmemekte.

90'lı Yıllar

Hani hep 80'li yılları överler, özlerler ve bir de üzerine dizi film çekerler ya. Buna karşılık ben ve benim akranlarımın da övdüğü ve özlediği yıllar vardır o da 90'lar. 90'lı yılları ne kadar tam olarak yakalayamasam da biraz ucundan da olsa tutmuşum ve yaşamışım iyi ki de yaşamışım.

90'lı yıllar günümüzdeki gibi teknoloji ile çok fazla içli dışlı olunmadığı, her evde bilgisayarın ve televizyonun olmadığı, ailelerin birbirlerine daha yakın ve sevgi dolu olduğu, en güzel ve en son çocukluk döneminin yaşandığı yıllardı. Belki de insanlık tarihinin yaşadığı en güzel son yıllardı.

Ben Mersin'de doğmuştum ve 90'lı yılların bir kısmını Anadolu'nun bu güzel şehrinde geçirmiştim. Çok küçük olduğum için aslında Mersin'e dair ve Mersin'de yaşadıklarıma dair çok fazla şey hatırlamıyorum. İlk üç tekerlekli bisikletimi babam Mersin'de almıştı bana ve üzerinden indiğimi pek hatırlamıyorum. Zaten daha sonraları annemin rahatsızlığı(astım bronşit) ve doktorunun önerisi ile ben 5 - 6 yaşlarındayken şuan yaşamış olduğum küçük ama güzel bir yer olan Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesine gelmek zorunda kalmıştık.

90'lı Yıllarda Neler Oynanırdı ?
90'lı yıllarda oynadığımız çeşitli sokak oyunları vardı. Özellikle kızların oynadığı ve çok popüler bir oyun olan seksekti. Tabi kendimizi kandırmayalım biz erkekler de az oynamadık. Bazen kızların tehditleriyle bazen erkek arkadaş bulamadığımız zamanlarda, bazense mecbur kaldığımızda seve seve çok da iyi oynardık. Ama kızlara has ve kızlara daha çok yakışan bir oyundu o ayrı bir mesele :)

Diğer Oyunlar :
Saklambaç,
Körebe,
Yedi kremit veya yedi taş,
Çelik çomak,
Yakar veya yakan top(bunun doğru ismini oldum olası öğrenemedim zaten),
Yerden yüksek,
Köşe kapmaca,
Birdir bir,
Çivi çakmaca (genelde kış ayları sonunda yerlerin ıslak olduğu toprak zeminde oynanırdı, çivi ile bir noktadan başlanır sıra ile çivi yere atılırdı, saplandıkça da noktalar arası çizgilerle rakibinin önünü tıkamaya ve onun daire içerisinde kalması sağlanırdı)
Minyatür kale futbol oyunu (en fazla dört kale olurdu ve kaleler küçük yaklaşık 1-1.5 metre genişlikte olurdu, herkes topa en fazla bir defa vurmak zorundaydı diye hatırlıyorum, ayrıca elle topu tutmak yasaktı panaltıydı, top elle tutulduğu takdirde penaltı yaptıran kişi arkası dönük bir şekilde topuğuyla penaltı kullanırdı)
Gazoz kapağı(Tasoların daha çıkmadığı zamanlarda gazoz kapakları düzleştirilerek oynanırdı)
Taso (Aslında tasolar 90'lı yılların sonlarına doğru 2000'li yılların başında çıkmıştı ve gazoz kapaklarını geri plana atarak zamanla yerini almıştı. O kadar rağbet görmüştü ki çıktığı an itibari ile sahteleri, çakmaları piyasaya sürülmüştü)

Bunların dışında bilgisayarın olmadığı veya kısıtlı olduğu zamanlarda kasetle çalışan ateriler yaygındı ve onlarda şuan bilgisayarın yaptığı bağımlılıkla birebir aynıydı.

90'lı Yıllarda Neler Yenilirdi Neler İçilirdi ?
Tabi 90'lı yıllar sadece oynanılan oyunlardan ibaret değildi. O yıllarda leblebi tozu, meybuz, capri sun gibi yiyecek ve içecekler de çok fazla ilgi görürdü. Leblebi tozu yiyerek konuşmak marifet isteyen bir işti hatta marifetten öte bir şeydi. Daha sonra sağlığa zararlı gerekçesiyle yasaklanmıştı.

Kış aylarında o yeri dolmayacak olan soba sevdası vardı. Akşamları aile evde toplanır soba üzerinde kestane pişirilirdi.

90'lı Yıllarda Neler İzlenirdi ? (Çizgi Film, Yerli ve Yabancı Diziler)
Ninja Kamlumpağalar
Kaptan Tsubasa
Pokemon
Maske (Yeşil Maske)
Transformers
Power Rangers
Zeyna
Herkül
Konan
Hulk Hogan ve Sürat Teknesi (Dizinin ismini tam olarak hatırlayamadığım için böyle yazdım)
İnce İnce Yasemince
Çılgın Bediş
Ruhsar
Olacak O Kadar
Çarli
Süper Baba
Mahallenin Muhtarları
Bizimkiler
A Takımı

Bu çizgi film ve dizilerin hemen hemen hepsini hatırlarım ve hayranlıkla severek ailecek izlerdik :)

90'lı yıllarda bir de kupon biriktirme olayı çıkmıştı ve gazetelerin rekabeti neticesinde ardı kesilmek bilmeyen bir gelenek halini aldı ve bu gelenek halen de devam etmekte. Mersin'de yaşarken ben küçükken annemler kuponlarla ansiklopedi setleri almışlar ve uzun kuyruklar, sıralar beklemişler. Bu ansiklopedi setleri Karacan Oxford, Gelişim Hachette ve Meydan larousse setleri halen kitaplıkta duruyor, hepsi tarih kokuyor hepsi 90'ları hatırlatıyor. 90'lardan kalan bir tek onlar var zaten 9-10 yaşlarındayken merakla bakmıştım az çok o günlerden beri halen arada sırada açıp bakarım ve halen eskilerin kokusu üzerlerinde durur.

90'lı yılların güzelliklerini, o yıllardan aklımda kalanları, hatırladıklarımı yazarak o güzel yıllara bir nebze de olsa dönmek istedim. 90'lı yıllar güzeldi be. Bazen keşke zamanı geriye alabilsem de o güzel günlere, yıllara dönüp aynı şeyleri tekrar yaşayabilsem diye demeden geçemiyorum.

Aklıma geldikçe veya hatırladıkça bu yazıyı güncelleyebilirim veya devamı niteliğinde yazılar yazmaya devam edebilirim.

Blog Yazarken Nelere Dikkat Ediyorum

Aslında bu konuda onlarca blogda onlarca farklı başlıklar altından yazılar yazıldı. Fakat bazı blog yazarları bu konuda kendini çok üstün seviyede görerek diğer blog yazarlarını küçümseme, aşağılama tavırlı ve emredercesine yazılar yazdığını gördüm. Ben ise sadece kendimden yola çıkarak blog yazarken nasıl yazdığımı ve nelere dikkat ettiğim hakkında bir şeyler paylaşmak istedim.

Öncelikle eğer teknik bir bilgi isteyen konuda yazacaksam o konu ile ilgili İngilizce veya Türkçe olan farklı kaynaklarda araştırma yaparım. Yanlış anlaşılmasın kopyalama yapıştırmadan kastetmiyorum. Sadece o konuda çok fazla bir bilgi birikimim yoksa bulduğum farklı yazılardan bilgi edinerek konuya hakim olarak yazmanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü hakim olunmayan bir teknik konuda sadece bildiklerimle yetinip yazarsam takipçilerimin veya ziyaretçilerimin o konuda sorduğu bir soruya çözüm üretmekte zorlanırım. Eğer kişisel bir konuda yazı yazacaksam zaten içimden geldiği gibi yazarım.

Bir yazı yazarken dikkat ettiğim, önemli gördüğüm iki şey daha var. Birisi kullandığım üslup, diğeri ise yazım kuralları. Yazım kuralları her ne kadar çok fazla önemsenmse de ben elimden geldiği kadar özen göstermeye çalışıyorum. Çünkü dilimizi doğru kullanmak her birey de olduğu gibi benim de bir zorunluluğum. Tabi dalgınlığıma ve unutkanlığıma gelmediği zamanlarda. Üslup konusunda yeni blog yazmaya başlayan çoğu blog yazarı arkadaşlar pek özenli olmuyor açıkçası. Normal günlük hayatta kullandıkları konuşma dilini yazıya da aktarıyor ve zamanla bu kalıcı bir alışkanlık haline geliyor. Tamam blog yazma da özgünlük, doğallık (kişisel bloglar için) önemli ancak "yapacağım" yerine "yapcam", "gideceğim" yerine "gitcem" şeklinde kelimeler kullanmak bana göre çok yanlış ve itici bir kullanım. Ben ilk blog yazmaya başladığım zamanlarda dahi bu tür kelimeler kullanmamaya dikkat eder ve bu şekilde yazı yazılmış bloglara bir daha uğramazdım.

Diğer dikkat ettiğim konulardan birisi de yazı ve sayfa düzeni. Genel olarak yazdığım yazılarda konuyla ilgili bir resim kullanırım. Fakat resimi yazı düzenini bozmayacak şekilde ve ilk paragrafın soluna dayalı bir şekilde kullanırım. Yazıyı ise sayfanın iki tarafına yaslı olacak bir şekilde düzenlerim. Son olarak bir de başlık konusu var. Genel olarak gördüğüm bazı bloglarda başlıklar ilk kelimenin ilk harfi büyük ve takip eden diğer kelimelerin baş harfleri ve diğer harfleri küçük. Bu yanlış bir kullanım şekli değil fakat görünüm açısından bence pek hoş bir durum değil. Bu yüzden ben başlıklarda bütün kelimelerin baş harflerini büyük olacak bir şekilde ayarlamaya dikkat ediyorum.

Son olarak sıklıkla yaptığım hatalara değinmemde fayda var. En çok yaptığım hatalardan birisi yazdığım bazı cümlelerde aynı kelimeleri kullanmam ve aynı şeyi iki defa söylemiş gibi olmam. Diğer yaptığım sık hatalardan birisi de her ne yanlış yapmamaya özen göstersem de noktalama işaretlerini yersiz ve hatalı kullanmam.

Her blog yazarının özen göstermesi ve uygulaması gereken konularda kendi yaptıklarımdan ve yapamadıklarımdan aklıma geldiği kadarı ile bir şeyler anlatmaya çalıştım. Umarım bu yazı yeni blog yazmaya başlayan veya eski toprak blog yazarı arkadaşlara faydalı olur.

Son Zamanlar ve Can Sıkıcı Olaylar

Son bir haftadır Ankara ve doğduğum şehir Mersin yolculuğu nedeniyle buralardan uzak kaldım biraz. Bu yazıyı aslında sadece neden son zamanlarda burada olmadığımı söylemek için değilde daha çok gördüklerim, yaşadıklarım ve diğer olaylar sebebiyle biraz içimi dökmek için yazmak istedim. Öncelikle son bir haftada doğru dürüst uyku uyumadığım için halen çok yorgun ve bitkin bir halde olduğumu belirteyim.

Yakınların düğün merasimleri ile başlayan yorucu yolculuk. Daha sonra beni çok derinden etkileyen çok yakın bir arkadaşımın babasının trafik kazası sonucu vefat etmesi ile devam etti.

Pazartesi gecesi eve dönsem de aslında hiç bilgisayar başına geçecek vaziyette olmadığım için yeni yeni internette ve bazı bloglarda son durumları inceleyebildim. Şehir dışı yolculuklardan önce bizzat internetten tanıdığım bir kaç kişi ile tatsız olaylar yaşamıştım. Yine kullanmış olduğum temadan kaynaklı bir sorun. Detayına çok fazla girmek istemiyorum çünkü o kişilerin kendi halleri için sadece üzgün olduğumu söyleyeyim. Şu Mübarek Ramazan ayı öncesi fazla söz söylemiyorum onları sadece vicdan muhasebesine davet edip Allah'a havale ediyorum.

Şimdi yeni açılmış veya kendilerine bakmadan kendini bir şey zanneden bazı bloglarda son zamanlarda çok bilmişlik tavırlar var onlara geçeyim. Daha yeni blog açıp yazmaya başlayan ve blog yazarlarına ders vermeye çalışan, blog ve blogculuk hakkında yazılar yazmaya başlayan çok iyi tanıdığım ergenler bana hitaben bir şeyler söylemiş. Malum ben gereksiz e-postalara ve yorumları kaale almadığım için çok dokunmuş sanırım. Defalarca söyledim ama anlamıyor ergen kafalılar işte. Ben kişisel isteklerle iletişim kuran, yorum yapan veya sırf link paylaşımı yapan kişileri hiç umursamıyorum. Daha önce hiç söylemedim desem neyse de onlarca kez söylemişimdir eminim.

Genel olarak temayı en ufak ayrıntısını dahi kopyalayanlar bilgisi olmayıp her konuda fikir sahibi olanlar burası sizin yeriniz değil gidin sokaklarda oyununuz oynayın onu yapmıyorsanız online oyunlarınızı oynayın, buralarda gereksiz yere fazlalık yapmayın, size göre değil. Bilmeyip de bilmişlik taslayanlar sizin ne haddinize blog yazarlarına ders verme amaçlı yazılar yazmak. Sanane kardeşim adamın kendi blogu istediği şeyi istediği şekilde yazar çizer seni ne ilgilendirir. Beğenmiyorsan takip etmezsin o blogu olur biter.

Bu blogda dahil tüm blogları sırf çıkarlarınız için takip etmek veya yazılara yorum yapmak zorunda değilsiniz. Emin olun hiç kimsenini sizin takip etmenize veya yorum atmanıza ihtiyacı yok sadece sırf kendisi sevdiği, istediği için yazar çizer, bir şeyler paylaşır.

Yazıdan belki de bir şey anlamıyor olabilirsiniz. Ben sadece Leyla ile Mecnun'daki İsmail abi diyor ya hani içimi döktüm ohh rahatladım ben de öyle yaptım işte. Hadi görüşmek dileğiyle...

Dizüstü (Laptop) Isınma Sorunu Giderme Yöntemleri

Çoğu kişinin ve benim yaşadığım en büyük dizüstü bilgisayar sorunlarından birisi aşırı ısınma sorunu. Öyle ki daha önce dizüstü bilgisayarımın touchpad (dokunmatik mouse) kısmının yan tarafında bulunan harddisk ve harddisk üzeri tabakada soyulma sorunu ile karşılaştım. Aslında bu sorunun temel sebebi de yaz günleri haddinden fazla bilgisayarı kullanmamdan kaynaklı. Bu konuda yaşadığım tecrübemden dolayı böyle bir yazıyı paylaşma gereği duydum.

Benim şuan kullanmakta olduğum dizüstü bilgisayarım Asus F83Se modeli. Bunu merak edip bakmak isteyen olur diye belirtmek istedim. Nasıl bir dizüstü'ye sahip olduğumu görmek ve özelliklerine bakmak için bu adrese bakabilirsiniz. Ben bu bilgisayarı 2009 Kasım ayında Vatan Bilgisayar'dan kampanyalı olarak almıştım. O zamana göre ve benim kullanım amacıma göre gerçekten ideal ve uygun fiyata aldığım bir bilgisayardı. Bilgisayarı aldıktan 5-6 aylık bir süreçte herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Fakat daha sonrasında 2010 yılı yazında ısınma sorununu yaşamaya başladım. O yaz soğutucunun da aklıma gelmemesinden dolayı harddisk sorunu ve daha önce de belirtiğim gibi touchpad yanı harddiskin üstünde bulunan bir bölümde ısınma sebebiyle tabakada soyulmalar meydana geldi. Bir süre sonra İstanbul'a gitmiştim ve bilgisayarımı Cevizlibağ'da bulunan Vatan Bilgisayar'ın Müşteri Temsilcisi bölümüne gidip sorunları bildirip teslim etmiştim. Onlarda Asus'un servisine gönderdiler ve bilgisayarım yenilenmiş olarak yaklaşık 20 gün sonra bana ulaştı. Şuan yine harddisk sorunu olmasa da soyulma sorunu var ve bu durum beni rahatsız ediyor yakın zamanda Asus Teknik servisine göndermem gerekiyor.

Laptop Isınma Sorunu Giderme Yöntemleri
Bilgisayarınızı yumuşak yerlerin üstüne koymamaya özen gösterim (her ne kadar dizüstü diye bilinse de diz üstünüzde, koltuk, yatak vb yerlerde kullanmamaya dikkat etin)

Mümkün olduğunca bilgisayarınızın hava çıkışları bölümlerinin önlerinde eşyalar bulunmasın, sıcak hava akışı ne kadar rahat olursa bilgisayarınız o kadar az ısınır.

Sehpa, masa gibi yerlerin üstünde kullanırken eğer altına bir şey koyarsanız (hava çıkışlarını kapatmayacak bir şekilde, kendinizde bir kaç parça tahta parçası yardımıyla 4 ayaklı bir şeyler yapabilirsiniz.) sıcak havanını toplanmasını engellemiş olursunuz.

Eğer çok ısınan bir bilgisayarınız varsa mutlak suratte bir soğutucu alın ve daimi olarak kullanın. (Hali hazırda satılan soğutucular bilgisayardan usb aracılığı ile güç aldığı için aşırı derece fayda beklemeyin, eğer elektronikten anlayan birisiyseniz kendi soğutucunuzu da yapabilirsiniz. Ama bilginiz yoksa hiç uğraşmayın başınıza dert alırsınız mazallah :) Donanımhaber'de bir arkadşın yapmış olduğu ve benim yapmışım olduğum el yapımı fanlar mevcut bir göz atabilirsiniz http://resim.donanimhaber.com/m_76624065/tm.htm )

Bu sıcak yaz günlerinde elinizden geldiği kadarıyla öğlen saatlerinde 11-15 arasında bilgisayarınızı kullanmamaya dikkat edin.

Eğer zorunlu olarak 7-8 saat veya daha fazla süreli bilgisayar kullanıyorsanız aralıklı olarak 20 dakika veya yarım saat kapatarak dinlendirin.

Yüksek grafikli veya özellikli oyunları oynamamaya dikkat edin veya kısa süreli olarak akşam saatlerinde oynamaya özen gösterin.

En önemlisi bir soğutucu kullanın. Fakat şunu da belirteyim, dizüstü soğutucuları genelde bilgisayardan usb bağlantısı aracılığı ile elektrik gücü alan soğutucular oluyor. Tabi bu da hem soğutucu performansını etkiliyor hem de bilgisayar performansını. Bu yüzden eğer varsa veya bulabilirseniz alacağınız soğutucu fişli yani direk elektrikten güç alan soğutuculardan olsun.

Notepad Kod Editörü

Notepad++ gerek kullanım kolaylığı bakımından gerek sunduğu avantajlar bakımından benim için daima en iyi kod editörleri arasında yer alacak. Notepad++ C++(+ işaretlerinin nereden geldiği belli sanırım) programlama dili ile geliştirilmiş ve GPL(Genaral Public Licence) ile açık kaynak kodlu olarak dağıtılan bir kod editörü (düzenleyicisi).

Notepad++'ın Temel Özellikleri
- Belirli bir programlama diline ait kod ve kod gruplarını renkledirir. Bu da bize nerede ne yaptığımızı belirleyerek bize avantaj sağlar.

- Aynı anda birden fazla sayfa/sekme açılabilir. Örneğin bir website şablonu hazırlarken notepad yazılımını birden fazla açmak yerine aynı açılmış pencere içerisinde birden fazla sekme açarak hem sistemsel olarak hem de bizim açımızdan kolaylık sağlıyor.

- Kodları ctrl ve mouse scroll aracılığı ile büyültüp küçültme. Bu da bize yaptığımız herhangi bir hatayı veya kodları daha net görebilme adına kolaylık sağlıyor.

- Birden fazla programlama diline ait kodlarla çalışabilme.

Aslında Notepad++ kod editörüne ait temel avantajlar sadece bunlarla sınırlı değil daha bir çok özelliği bulunmakta bunlardan bir diğeri de farklı tema seçeneklerinin olması. Ayrıca Notepad++'ın sunmuş olduğu eklenti (plugin) desteği bahsetmiş olduğum tüm temel özelliklerin çok daha önünde.

Notepad++ programının şuan ki son sürümünü alttaki bağlantıdan indirebilirsiniz :
notepad-plus-plus.org/download/

Uzun süredir Notepad++ kullanan birisi olarak benim çok işime yarayan soranlara da tavsiye ettiğim 3 faydalı eklentiyi de paylaşmak istiyorum. Notepad++ da eklentilere üst menüde yer alan Eklentiler kısmından ulaşılabiliyor. Yeni bir eklenti yükleme yeri ise yine aynı yerde bulunan Plugin Manager kısmından erişilebiliyor.

1 - Kod yazmayı hızlandıran ve kolaylaştıran Emmet Eklentisi
Notepad++ Emmet eklentisi sayesinde yazılan kodlar anında tamamlanarak hızlı kod yazımını sağlıyor. Eklenti hakkında detaylı bilgi almak için emmet.io adresini ziyaret edebilirsiniz.

Emmet eklentisinin varsayılan kısayolu Ctrl+Alt+Enter fakat Notepad++'ın diğer kısayolları ile çakışma yaşanabildiği için çalışmayabiliyor. Kısayolu değiştirmek için Ayarlar menüsü altındaki Kısayol Düzenleyiciye tıklayıp daha sonra Plugin Commands sekmesinde ilk sırada yer alan Expand Abbreviation alanından değiştirebilirsiniz. Expand Abbreviation'un sağ tarafındaki kısayola tıklayarak istediğiniz kısayolu tanımlayabilirisniz.

Uyarı : Emmet kurulumunda veya sonrasında python script ile alakalı bir hata alırsanız sourceforge.net/projects/npppythonscript/files/ adresinden python script'in son sürümünü indirip Notepad++'ın kurulu olduğu dizine atmanız yeterli.

2 - Çalışma dizinini gösteren eklenti Explorer
Notepad++ Explorer eklentisi çalışma dizinini, yani neredeki klasörde ve hangi dosyada çalışıldığını görmeyi sağlıyor. Ayrıca bu eklenti üzerinden yeni klasör veya dosya oluşturulabiliyor, silinip, düzenlenebiliyor. Tek eksiği klasörler arası dosya taşımanın olması, keserek taşıma yapma yerine kopyama işlemi yapıyor.

Eklentiyi indirmek için https://sourceforge.net/projects/npp-plugins/files/Explorer/Explorer%20Plugin%20v1.8.2/


3 - Uzak sunucuya bağlanmayı sağlayan NppFTP
Notepad++ NppFTP eklentisi eğer bir siteniz varsa o sitenize ait FTP sunucusuna bağlanarak site dosyalarınızın görüntülenmesini ve düzenlemeler yapmanıza olanak sağlıyor.

Bu eklentilere Eklentiler menüsü Plugin Manager penceresinden ulaşabilir ve kurabilirsiniz.

Bu yazı 25.10.2015 tarihinde güncellenmiştir.

Aöf 2012 Final Sonuçları Açıklandı

Öncelikle Bilgisayar Programcılığı (önlisans) bölümünden mezun olup daha sonra sınavsız olarak dikey geçiş yaptığımı ve İşletme bölümü 3.sınıfta eğitim hayatıma devam ettiğimi belirteyim. Kötü geçen vize sınavları sonucunda  günlerdir sıkıntı ve stres içerisinde heyecanla beklediğim fakat beklediğime değmeyen açıköğretim (aöf) final sınavı sonuçları bugün daha doğrusu dün açıklandı.

Aslında sınavların benim için bu kadar kötü geçmesinin bir sebebi geçen yıl kalkan hazırlık bölümü yüzünden. Normalde bu yıl hazırlık (intibak) sınfında olmam ve sadece dört dersten sorumlu olmam gerekiyordu. Fakat hazırlık bölümü kalkması sebebiyle bu yıl dört hazırlık sınıfı dersi ve altı da 3.sınıf dersi toplamda on dersten sorumlu tutuldum. Bu vesileyle de daha fazla ders çalışmam gerekiyordu. Açıkçası hem bu kadar fazla dersin olması hem de üşengeçliğim yüzümden çok fazla ders çalıştığım söylenemez.

Durumu haticeden neticeye bağlarsam final sonuçları itibari ile on sorumlu tutulduğum derten sadece beşini geçebilim ve ikisi sınırda kaldı. Tabi açıköğretim'de hoca öğrenci ilişkisi olmadığı için bu iki dersten öyle kebap geçemedim. Ayrıca kaldığım beş dersin dördü ne hikmettir ki hazırlık sınıfında almam gereken dersler. Bu konuda da aldığım duyumlar doğrultusunda 3.sınıfta sanırım dönem veya yıl uzatmamak için alınan hazırlık derslerinin tümünü geçmek gerekiyormuş. Eğer bu söylenti doğruysa benim yemeden içmeden eylül ayında gerçekleşecek olan sınavlara çalışmam gerekiyor, tabi çalışırsam.

Aöf vize ve final sonuçlarını öğrenmek için alttaki linki kullanabilirsiniz.
https://aofsinav.anadolu.edu.tr/web/

Blog Yazma Karmaşası

Yeni bir blog yazısıyla merhaba. Aralıklarla blog yazanlara veya yeni bir blog açıp blog yazarlığına başlayacak olan arkadaşlara faydalı olması açısından blog ve blogculuk konusu hakkında yazılar yazacağımı daha önce ifade etmiştim. Aslında bu yazımda tam olarak ne yazacağımı da bilemedim ve bir saattir bu yazıyı yazmaya çalışıyorum ve sürekli bir konudan başka bir konuya atlayıp yazıp yazıp siliyorum. Tam olarak ne yazacağıma karar veremediğim için başlık da bulamadım ve yazı başlığını "Blog Yazma Karmaşası" yaptım.

Her gün çoğalan blog trafiğinde yanlış bilgi ve doğru bilgi çatışmadı da artmakta. Bunun temel sebebi bir yanda sadece bu işi sevdiği için yapan insanlar diğer bir yanda ise sadece para kazanma amaçlı bu işi yapanlar. Para kazanmak için blog yazan veya blog yazarlığı yapanlar daha fazla ziyaretçi çekmeye ve onlara faydalı olmak yerine onları sadece bir "nimet" olarak görmektedirler. Fakat konuya hakimiyeti olan insanlar ne güzel ki bunlara yanılıp, aldanmamakta. Fakat ne üzücü ki sanal ortama pek ayak uyduramayan, hakim olmayan insanlar ise bu tuzağa düşmekteler.

Eğer sırf para kazanmak için değilde insanlara faydalı bilgiler sunmak veya severek blog yazmak ya da blog yazmaya başlamak istiyorsanız zaten gün geçtikçe sevilen bir blog yazarı olur ve takip edilen bir bloga kavuşursunuz. Yok ben sadece para kazanmak insanları yanıltmak ve daha fazla ziyaretçi çekip reklamlardan daha fazla para kazanmak istiyorum derseniz aşağıdaki maddeler tam size göre :)

İnsanların Blogunuzdan Nefret Etmesi İçin Yapmanız Gerekenler :
Yazı içerisine çok fazla reklam koyun ve yazınız görünmesin, sadece reklamlar görünsün.
Tasarıma önem vermeyin, her şey bir yerde olsun aranılan bulunmasın.
İmla kurallarına altüst edin
Argo kelimeler kullanın.
Farklı bir blogdaki bir konuyu olduğu gibi kopyala yapıştır yaparak paylaşın.
Sırf google'da üst sıralarda çıkmak için dikkat çekici bir başlık oluşturun fakat yazı içeriği başlıkla alakasız olsun.
Ziyaretçilirinizi önemsemeyin, onları sadece bir nimet olarak görün.

Bu maddelerin bazılarına bende dikkat etmiyor olabilirim bunun için kusura bakmayın :)

2012 KPSS Ortaöğretim Ve Önlisans

Ortaöğretim ve Önlisans düzeyinde yapılacak 2012 Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) başvuruları dün (18.06.2012) başladı. Sınav ücreti 35 TL olmakla beraber sınav başvuru yerleri ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri, Ortaöğretim Kurumlarında ve www.osym.gov.tr adresinden yapılabilecek. Başvurular, 11 Temmuz 2012 tarihine kadar yapılabilecek. 2012-KPSS, ortaöğretim ve ön lisans düzeyinde 23 Eylül 2012 Pazar günü, sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki oturumda yapılacak.

Sınava ortaöğretim ve ön lisans mezunlarıyla mezun olabilecek durumda olan adaylar girebilecek. Sınava katılmak isteyen adaylar, kılavuz ile aday başvuru formuna, başvuru süresi içinde ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden ulaşacak. Kılavuzun dağıtımı ve satışı yapılmayacak.

Kılavuzda, başvuru, sınav, değerlendirme ve yerleştirme ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer alacak. Sınava başvuracak adayların bu kılavuzu dikkatle incelemeleri gerekiyor.

Detaylı Bilgi : http://osym.gov.tr/belge/1-13535/2012-kpss-ortaogretimonlisans-basvuru-bilgileri.html

Gerçekleşemeyen Vaatler ve Blogum'daki Yenilikler

Ara sınavlar ve diğer işler sebebiyle yaklaşık bir aydır blogumla pek ilgilenemez olmuştum. Sınavların bitmesiyle ve diğer işlerin de halledilmesiyle artık bloguma biraz daha fazla ilgilenmem gerektiğini düşündüm. Bu geçen yorucu zaman diliminden sonra blogumda bazı iyileştirmeler ve yenilikler yapmaya çalıştım.Aslında sınavlar ve işlerden önce blogumun ikinci yılını bitirmesi sebebiyle 2 Yılın Ardındanbaşlıklı bir yazı yazmıştım. Yazmış olduğum bu yazıda şuana kadar her ne kadar yerine getiremesemde bazı vaatlerde bulunmuştum. Bu vaatlerin başlıcaları bloguma yeni bir tema hazırlamam ve blogumda bir çekiliş düzenlemekti.

Tema ve çekiliş vaatlerini yerine getirememin birkaç sebebi var aslında. Tema konusuna gelirsek ücretsiz olup ve hoşuma giden iki adet worpdress temasını blogger'a entegre etmiştim. Birisi çok rağbet gören ve daha sonra kullanmaktan vazgeçtiğim Minimal temasıydı. Diğeri ise yine güzel bir wordpress temasıydı. O tema da her ne kadar güzel olsa da daha sonra içime sinmediği için kullanmaktan vazgeçtim ve birkaç gün sonra blogumda paylaşacağım. Çekiliş meselesinin gerçkeleşememesi ise maddi sıkıntılar ve bu konuda yardımcı olabilecek sponsor bulamadığımdan kaynaklı.

Neyse efendim bende bunları bir kenera bırakarak kendi olşturmuş olduğum ve halihazırda kullanmakta olduğum temanın üzerinde biraz değişiklik ve yenilik yaparak daha güzel hale getirmeye çalıştım. Aslında bu değişiklikleri zaman zaman yaptım ve fark edenler mutlaka olmuştur.

Logo
Her ne kadar logo tasarımından pek anlamayan birisi olsamda elimden geldiğince eskisinden daha güzel fakat benzer bir logo yapmaya çalıştım.


Menü
Eski menüyü tamamen kaldırarak daha atraksiyonlu ve eğlenceli bir menü yaptım.


Yazı Bilgileri
Eski yazı bilgileri biraz kaba olduğu için ve yazıyı kırptığım zaman sorun çıkardığından ötürü tamamen kaldırdım ve yerine bugün yeni bir yazı bilgileri kısmı oluşturdum.


Son Yorumlar
Sağ sidebar'da bulunan son yorumlar da görünüm açısından hoşuma gitmediği için geçenlerde bulmuş olduğum bir blogger widget sitesi yardımıyla yeni bir son yorumlar eklentisi oluşturdum. Siteyi söylemek isterdim fakat tarayıcı sorun çıkardığı için kaldırıp tekrar kurduğumdan dolayı yer imleri de silinmişti ve siteyi hatırlayamadığım için kusura bakmayın.


Benzer Yazılar
Ziyaretçilerimin ve takipçilerimin blogumu hemen terkedip gitmemesi ve okudukları yazıya benzer diğer yazıla da göz atmaları için benzer yazılar eklentisi oluşturdum.


İfade (Smiley) Eklentisi
Blogumu biraz daha eğlenceli hale getirmek amacıyla dataservis aracılığı ile yorumlara ifade (smiley) eklentisi oluşturdum.


Diğer
Diğer aklıma gelen yaptığım değişiklikler ise blog ismini, açıklamasını ve küçük seo geliştirmeleri oldu.

Gözünüze hoş gelmeyen veya olmasını istediğiniz bir takım şeyler var ise bunları bana bildirirseniz minnettar olurum. Daha nice yeniliklerde görüşmek üzere :)

2 Yılın Ardından

Resmi olarak daha doğrusu doğru düzgün blog yazmaya 2010 Mart ayında blogger sayesinde zaferzent.blogspot.com adresini açarak başlamıştım. Benim blog, blogculuk serüvenine katılışım daha öncelere dayalı aslında. 2007-2010 yılları arasında Wordpress ile de geçmişimiz oldu. Fakat o zamanlar pek fazla istikrar yakalayamadığım için açtığım bloglar ve yazdığım yazılar çöl fırtınası sebebiyle uçup gitti :)

Neyse daha sonra geçen yılın ilk çeyreğinde zaferzent.com alan adını alarak blogger'dan açmış olduğum blogumu bu adresime taşıdım. Mart ayının 25'inde bu blog serüvenim iki yılını tamamlamış olup üçüncü yılına ayak basmış oldu. Bu geçen iki yıllık süreçte bazen yaşadıklarımdan bazen öğrendiklerimden bazen ise farklı konulardan blogumu takip eden veya ziyaret edenlere güzel şeyler vermek ve faydalı olması maksadıyla kendimce bir şeyler yazmaya, paylaşmaya çalıştım.

İki yıllık süreç sonunda blogumda 213 yazı paylaşmışım ve bu yazılarıma değerli ziyaretçilerim ve takipçilerim 292 yorum yapmışlar. Yani aylık ortalama 7-8 yazı paylaşmışım ve bu yazılara aylık ortalama 12-13 yorum yapılmış. Buraya kadar gelmemin ve blog-blogculuk konusunda kendimi geliştirmemin baş mimarları ziyaretçilerim ve takipçilerim oldular aslında. Onların güzel görüşleriyle ve eleştirileriyle ben her geçen gün kendimi daha çok geliştirmeye çalıştım.

Diğer istatistik konusuna gelirsek Google Analytics verilerine göre blogum bu ayın son yarısında yani son 14 günlük süreç sonucunda 895 tekil ziyaretçi sayısına 1100 genel ziyaret sayısına, 3541 sayfa görüntüleme sayısına ulaşmış. Kısacası blogumun günlük ortalama 63 tekil ziyaretçi,  78 ziyaret sayısı, 253 sayfa görüntülenme istatistiğine sahip. Çok büyük bir istatistik söz konusu değil aslında. Zaten benim için de rakamlar ve sayılarda önemli değil sadece bilgilendirmek açısından paylaşıyorum. Benim öncelikli amacım takipçilerime faydalı ve güzel şeyler sunmak. İkincil amacım ise blog-blogculuk konularında kendimi geliştirmek ve bloglar aracılığı ile diğer alanlarda da yeterli düzeyde bilgi sahibi olmaya çalışmak.

Sonuç olarak blog yazmayı ve insanlara faydalı olmayı ömrüm yettiği kadar, zaman bulabildiğim kadar, sıkılmadığım sürece devam ettirmek istiyorum. Ve yaşayan en uzun süre blog yazmış en yaşlı blog yazarı olmak istiyorum. Büyük bir hayal gibi görünebilir. Ancak bazı şeylerin gerçekleşebilmesi için öncelikle onlar için kafamızda bir hayal kurmamız gerekir ;)

İlerleyen günlerde şuan kullanmış olduğum ve üzerinde çok emek sarf ettiğim temayı maddi sebeplerden ötürü satacağım ve blogger'a entegre ettiğim bir tasarımı kullanmaya başlayacağım. Ayrıca maddi sıkıntıyı atlatabilirsem ve bu konuda sponsor bulabilirsem blogumda bir de çekiliş yapmayı düşünüyorum. Eğer bu yazıyı okuyupta çekiliş için sponsor olmak isteyenler olursa iletişim sayfasından bana ulaşabilir :) (Biraz emrivaki gibi oldu ama kusura bakmayın).

Halen Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünde okumakta olduğum için 7-8 Nisan'da ara sınavlarım var. Bu sebepten dolayı tema ve çekiliş olayını 10 Nisan'dan sonra gerçekleştirmeye çalışacağım. Sadece ziyaret edip gidenler veya blogumun sıkı takipçisi olanlar hepinize çok teşekkür ediyorum iyi ki varsınız ki bende blog yazmaya ve insanlara yararlı bilgiler vermeye devam ediyorum ve edeceğim.

The Walking Dead (Yürüyen Ölüler)

Son aylarda izlediğim bir Amerikan yapımı dizi The Walking Dead (Yürüyen Ölüler). Dizinin konusu bir zombi kıyameti sonrasında yaşananları anlatıyor. Dizinin baş rol oyuncularından Rick Grimes (Anrew Lincoln) bir polis şefi. Rick bir gün silahlı bir çatışma sonucunda ağır yaralanıp hastanede komada yatıyor ve birgün komadan uyandığında hastanenin ve yaşadığı kasabanın tamamen harap olduğunu, terk edildiğini ve dünyasının artık eskisi gibi olmayacağını görüyor. Rick yaşadığı onca zorlukların sonunda yaşayan bir grup insan bularak ailesini yani karısını ve oğlunu bulmaya çalışıyor. Bu uzun ve zorlu yolun sonunda ailesini bulan Rick az da olsa huzura kavuştuğunu zannederken zombilere karşı olan mücadelesi halen devam ediyor.

Dizinin konusundan da anlaşılacağı üzere korku ve dram üzerine kurulmuş bir dizi. Normalde bu tip dizileri seven ve izleyen birisi değilim. Fakat birkaç yerde denk gelmişti ve izlemeye başlamıştım. Tabi izlemeye başlayınca artık bırakamaz hale geldim. Dizinin şuan ikinci sezonu yayınlanmakta. Ben birinci sezonu geç fark ettiğim için sonradan izledim ve şuan ikinci sezonu izlemeye devam ediyorum. Birinci sezon 31 ekim 2010 tarihi ile 5 Aralık 2010 tarihi arasında 6 bölüm olarak yayınlanmış. İkinci sezon ise 16 Ekim 2012 tarihinde başlamış olup halen devam etmekte. Bu sezon şuana kadar 12 bölüm yayınlandı ve sezon finali olan 13.bölüm 18 Mart Pazar günü yayınlanacak. Dizinin daha fazla ayrıntısına girmek isterdim fakat izleyenler zaten bütün olayları biliyordur, izlemeyenler için de sürpriz olsun izlesinler diye detaya girmiyorum :) Bu arada dizi Türkiye'de FX kanalında Dijitürk'te 113.kanalda D-Smart da ise 15.kanalda her Pazar saat 22.00'da altyazı olarak yayınlanıyor.

Dizinin Baş Rol Oyuncuları
Rick Grimes (Andrew Lincoln)
Lori Grimes (Sarah Wayne Callies)
Carl Grimes (Chandler Riggs)
Shane (John Bernthal)
Glenn (Steven Yeun)
Dale (Jeffrey DeMunn)
Andrea (Laurie Holden)
Daryl (Norman Reedus)
T-Dog (Irone Singleton)

Blog Açma ve Blog Yazmaya Başlama

Blog ve blogculuk ile ilgili yazılar yazmaya Blog Nedir yazımla başlamıştım. Bundan önceki blog ve blogculuk ile ilgili yazımda blog'un anlamının ne olduğunu ve blogun ne amaçla kullanıldığını az ve öz olarak anlatmaya çalışmıştım. Bu yazımda ise blog yazmaya yeni başlayacaklar için blog ve blog açma ile ilgili bazı temel bilgiler anlatacağım.


Blog Açmaya Başlamadan Önce :
Blog açmaya başlamadan önce nasıl bir blog açmayı ve hangi konu veya konularda yazılar yazacağınıza dair kafanızda bir taslak oluşturun. Daha sonra bu kafanızda oluşturmuş olduğunuz taslağı bir kağıda dökerek adım adım uygulamaya başlayın. Alt kısımda oluşturmuş olduğum örnek adımları da izleyebilirsiniz. Bu adımları uygulamasanız da olur. Fakat iyi bir blog oluşturma ve iyi bir blog yazarı olmak için herşeyinizi planlı ve programlı bir şekilde yapmalısınız. Planlı ve programlı olduğunuz takdirde iyi bir blog sahibi ve iyi bir blog yazarı olabilirsiniz.

Adımlar :
1 - Konu Seçimi
2 - Blog İsmi - Başlığı Belirleme
3 - Blog Açma (Domain, Hosting, Ücretsiz Popüler Blog Servisleri)
4 - Blog Görünümü (Tasarım - Tema) Seçimi
5 - İlk Yazı

Konu Seçimi
Blog açmadan önce hangi konu ve konular altında yazılar yazacağınızı belirleyin. Hobileriniz, kişisel veya güncel konular hakkında düşünceleriniz, bilgi ve deneyim sahibi olduğunuz bilgisayar veya diğer konular ile ilgili veya bunların dışında kendinize en uygun olan bir konuyu seçiniz.

Blog İsmi - Başlığı Belirleme
Konunuzu belirledikten sonra blog açmadan önce öncelikle bir blog ismi bulmalısınız. İlk bakışta zor gelebilir. Fakat biraz düşündükten sonra güzel fikirler ortaya çıkarabilirsiniz. Örneğin kendi isminiz ve soyisminiz olabilir veya hoşunuza giden bir kaç kelime ya da kelimelerden farklı şeyler üreterek bulabilirsiniz. İsminiz dışında bir isim düşünüyorsanuz ve bilgi sahibi olduğunuz bir konuda yazılar yazacaksanız eğer bulduğunuz isim de o konuyla alakalı olmasında fayda var. Örneğin "Mehmet'in Web Dünyası" gibi.

Blog Açma (Domain, Hosting, Ücretsiz Popüler Blog Servisleri)
Konu ve blog ismi belirledikten sonra artık blog açabilirsiniz. Eğer ücretli yani siteismi.com gibi bir blog açmayı düşünüyorsanız alanadı(domain) ve bu alanadınızda dosya barındırmak için ayrıca host almalısınız.

Alanadı(Domain) : Website adresinin ismidir. Örneğin orneksite.com gibi. Uzantılar farklı olabilir (net, org vs gibi). Fiyat aralığı domain ve host şirketlerine ayrıca domain uzantılara göre değişmektedir. Tahmini 15-25 TL arasındadır.

Hosting : Hosting kelime anlamı olarak "barındırma" demektir. Yani sitenizde bulunan materyallerin depolanacağı yerdir. Sitenizin kurulum dosyaları, resim, video, flash veya diğer dosyalardır. Bunun fiyatı da barındırma hizmetinin boyutuna göre değişmektedir. Bunu da 25 ile 50 TL arasında kendinize yetecek kadar alabilirsiniz.

Ücretsiz, Kullanımı Kolay, Popüler Blog Servisleri
Eğer bu konularda yeterli bilgi sahibi değilseniz benim görüşüm ücretsiz blog servislerini kullanmanız. Blogger.com, WordPress.com gibi ücretsiz blog sağlayıcılarına kayıt olup kendi blogunuzu kolayca açabilirsiniz. Blogger.com'dan blogismi.blogspot.com, Wordpress'ten ise blogismi.wordpress.com şeklinde blog isminizi alabilirsiniz.

Blog Görünümü (Tasarım - Tema)
Evet konu ve blog açma işlemlerini başarıyla gerçekleştirdiyseniz blogun temel taşlarından birisi olan blog görünümü belirleme ve seçme işlemine geldiniz. Google aracılığı ile kullandığınız blog servisine göre hoşunuza giden bir temayı bulup blogunuza yükleyebilirsiniz. Örneğin Blogger ile bir blog açtıysanız Google'da "blogger temaları, blogger templates", Wordpress alt yapılı bir blog açtıysanız eğer Google'da "wordpress temaları, wordpress themes" kelimelerini kullanarak arama yapıp size uygun görünümü(temayı) bulabilirsiniz. Blogunuz blogger alt yapılı ise css, html ve xml Wordpress alt yapılı ise bu kodlama dillerine ek olarak php'de de kendinizi geliştirerek kendi temanızı düzenleyip, oluşturabilirsiniz.

İlk Yazı
Bu işlemleri gerçekleştirdikten sonra artık blog yazmaya daha doğrusu ilk yazınızı yazmaya başlayabilirsiniz. İlk yazınızda hangi konular ile ilgili yazılar yazacağınızı ve neden blog yazacağınıza dair bir yazı yazabilirsiniz. İyi bloglamlar.

Blog Nedir

Şimdiye kadar blog yazarlarına, blog yazmaya yeni başlayanlara ve blog yazmaya yeni başlayacak olanlar için faydalı yazılar yazmıyordum. Doğruyu söylemek gerekirse bu benim için büyük bir eksiklikti. O kadar zamandır blog yazıyorum ve neden böyle düşünce içerisinde değildim diye düşünüp duruyordum. Aslında yazmamamın, düşünmememin en büyük sebebi blog ve blogculuk hakkında yeteri kadar bilgi ve deneyim sahibi olmayışımdandı. Bu yazım benim için bir başlangıç ve bundan sonraki dönemlerde de blog ve blogculuk ile ilgili faydalı olabilecek yazılar yazmaya çalışacağım.

Blog(Weblog) Nedir ?
İlk zamanlarda web ve log kelimesinin birleşmesiyle oluşan weblog zamanla değişime uğrayarak şimdiki hali olan blog kelimesi ortaya çıkmıştır. Weblog teriminin Türkçe'de ifade edildiği karşılığı Ağ kütüğü(Ağ geçmişi) şeklindedir.

Blog kelimesi her ne kadar Türkçe'de tam bir karşılığı olmasada "günlük" olarak tabir edilmekte. Fakat bu günlük kelimesinin de kullanılması pek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü blog sadece günlük tutmak amaçlı değildir. Günlük kelimesi gün içerisinde oluşan olaylar ve bir kişinin gün içerisinde yaptıklarının, yaşadıklarının bütününü şeklinde ifade eden bir kelimedir. Çünkü kişinin blogu sadece kendisinden ibaret olmayabilir. Bu yüzden de konuşmalarda olsun yazılarda olsun genellikle blog kelimesi doğrudan belirtilmektedir.

Blog genelde bir kişinin veya kişilerin belirli bir konu veya konular hakkında duygu, düşünce, teknik ve deneyimlerini web ortamında yayınlamısıdır. Ayrıca sadece bir kişinin kendisi hakkında hobileri, yaptıkları, yaşadıklarını da yayınlamasıdır. Blogun en temel aracı metin, yazı olmasına karşın fotoğraf veya video ile de belirtilmektedir. Fakat bizim toplumumuzda fotoğraf ve video blog çok fazla yaygınlaşmamıştır. Genelde yabancı toplumlarda, Amerika gibi ülkelerde video blog oldukça yaygınlaşmıştır. Hatta benim görmüş olduğum bazı filmlerde bir karakter gün içerisinde kendi yaşadıklarını video kayıt yaparak bunu video blog şeklinde lanse etmektedir.

Seni Seçtim Avea

3 yıl Turkcell 2 yıl da Vodafone kullanmamın ardından Avea'ya geçiş yaptım ve bir haftadır kullanıyorum. Geçiş işlemi de ne uzunmuş arkadaş tam 5 gün sürdü. Fakat 5 gün boyunca numarayı kullanabiliyormuşuz o yönden iyiydi. Turkcell ilk göz ağrımdı ilk kullanmaya başladığım zamanlar çok iyiydi. Fakat zamanla ipneleşmeye başladı. Vodafone'a geçmeden önceki son zamanlarda dakika başı normalinden 2-3 katı kontör yemeye başlamıştı.

Ben telefonla çok fazla iletişim kuran birisi de değildim aylık konuşmuşluğum en fazla toplam 1 saat attığım mesaj sayısı da 20'yi bile bulmazdı. Bir de doğru dürüst bir mesaj paketi de yoktu. Zaten Vodafone'a geçmemin sebeplerinden biri de buydu. Avea'ya geçmemin sebebi de artık mesaj olayını çok fazla kullanmamam ve Vodafonu'un bana uygun bir konuşma paketinin olmayışı.

Bakalım avea nasılmış bundan sonraki zamanlarda göreceğim. Aldığım paket heryerde reklamını gördüğümüz aylık 19 Liraya Her yöne 500 dk ve 1000 mesaj ayrıca 1GB internet paketi. Sms paketini her ne kadar çok kullanmasam da yine de arada bir lazım olur :) Eğer kampanyada bir değişiklik söz konusu olmassa 25 yaşını doldurana kadar bu paketi kullanacağım. Daha sonra ise nolur artık Allah bilir. Umarım avea hayırlı olur.

Taslaklarda Boğulmak


Hergün yeni bir konu ve konular gelse de aklımın köşebucaklarına bunları bir türlü gerçekleştiremiyorum. O kadar farklı ve binbir heyecanla yazdığım konu ve konular sığınıp bir köşede kalıveriyor. Bir türlü elim yayınla butonuna gitmek bilmiyor ve herzamanki gibi atıyorum taslaklara. Her blog yazarının yaşadığı gibi bende taslaklardan öteye geçemiyorum. O kadar şevk ve heyecanla araştırıp, düşünüp, uğraşıp yazdığım yazıları taslak olarak kaydediyorum ve bir ara açıp kontrol etmekte fayda var diyorum kendimce.

Sonra açıp baktığımda ise "Ulan ne saçma birşey olmuş" diyorum. Ayrıca taslakların dışında sadece başlığını atıp yazı içeriğini yazmadığım onlarca yazılar da oluyor. Bilgisayar başındayken ne yazsam diye düşünürken aniden bir fikir geliyor aklıma. Tam başlığını yazıyorum bir süre sonra içeriği yazmaktan vazgeçiyorum. Ve onlarda taslaklar çöplüğünde tarihin tozlu sayfalarında yerini alıyor.

Bu zamana kadar taslak olarak kaydettiğim ve daha sonra yayınladığım bir veya iki yazıyı geçmez. Diyorum ya elim bir türlü yayınla butonuna gitmek bilmiyor. Ne zaman bitecek bu eziyet bilemiyorum. Ne zaman oturup adam gibi bir yazı yazmaya başlayıp sonunu getireceğim çok merak ediyorum.

Eve Dönüş

Yaklaşık 3 haftadır 3 haftadan fazla da olabilir İstanbul'daydım yine. Yine dedim çünkü İstanbul ile olan bağımız epeyce bir güçlendi. Ne zaman canım sıkılsa veya önemli bir gelişme olsa hemen kalkıp İstanbula gidiyorum kimselere haber vermeden. Tabi bazı kişiler haberdar oluyor :) Önceki İstanbul gitmelerim ile bu farklıydı biraz. Nedeni annemin gözünden ameliyat olacak olmasıydı. Annem benden birkaç hafta önce gitmişti. Ameliyat tarihi ileri bir tarihteydi.

Ben dershane dolayısı ile gitmeyecektim aslında. Fakat bir süre evde yalnız başına kalınca sıkılmaya başladım ve küçük bir çantaya birkaç eşya doldurup hemen otogara gidip bindim otobüse son durak İstanbul :)

Anlayacağınız yine İstanbul meselesi yüzünden blogumdan ayrı kaldım. Ne zaman şehir dışına çıksam kısa bir süreliğine de olsa açıkçası blogumdan ve yazmaktan biraz soğuyorum. Her dönüşümde de şunları bunları yapacağım diye konuşsamda söylediklerimin hiçbirisini yapmıyorum. O yüzden bu sefer yapamayacağım veya yapmayacağım şeyler için söz vermiyorum. Zamanla neler olacağını birlikte göreceğiz.

2011 Blog Ödülleri Sahiplerini Buldu

Türkiye'nin en iyi blogları dün düzenlenen ödül töreni ile belirlendi. Turkcell sponsorluğunda düzenlenen Turkcell Blog Ödülleri 2011 dün yapılan törenle sahiplerini buldu. 2011 Blog Ödülleri İstanbul'da gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. 2008’den bu yana düzenlenen Blog Ödülleri’nde 15 farklı kategoride en iyi bloglar, internet kullanıcılarının oylarıyla belirlendi. Blog Ödülleri’nde bu yıl hem başvuru hem de oylama rekoru kırıldı. 1.578 blogger’ın başvurduğu yarışmada okurların oy sayısı da 25 bin’i geçti.

Kazananları www.blogodulleri.com adresinden görebilirsiniz.

Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum


Amerikalı bir yazar olan Katharine Branning Türk Çayı ve Türkiye hakkında bir kitap yazmış. Kitabın adı "Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum". Kitabını tanıttığı bir konuşmasında Türk çayını ve Türkiye'yi öyle bir güzel anlatmış ki bir yabancının gözünden bir bardak çayımızla ülkemiz ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Türkiye'yi ve Türk insanını bir bardak çaya benzetmiş yazar. Amerika'da Türkiye'nin ve Türk insanın yanlış tanındığını, Türkiye ve Türk insanın Amerikalılara daha doğru bir şekilde anlatmak için böyle bir kitap yazmış.

Amerikalı Yazar Katherine Branning'in Kitap Tanıtımındaki Konuşması :



"Türk çayı için ‘tavşan kanı’ derler. Siyah ya da yeşil değildir, kırmızıdır. Tıpkı, her vatansever Türk’ün damarlarında dolaşan kan gibi… Tıpkı, göklerde gururla dalgalanan bayrakları gibi… Eşsiz güzellikte olan halılarındaki kırmızı yün gibi… Tıpkı, ilkbaharda açan ateş kırmızısı laleler gibi kendisine çok benzeyen bu çay bardağına yansır."

"Türk çayı sıcaktır; Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi… İçinizi ısıtan coşkulu Türk müzikleri gibi… Yemekleri, şehirleri, spor takımları, Türklerin hayatlarının her anındaki yaşama sevinci gibi..."

"Türk çayı demlenir. Bir Türk sallama çayı çay saymaz. Karadeniz Bölgesinde yetiştirilen çay, daha sonra Türkişye’nin her yerinde sürekli demlenir. Herzaman servise hazırdır. Türkiye’de 'kahvaltı hazır' demezsiniz; ‘çay kaynadı’ dersiniz. Çay aynı Türkiye gibi bir mozaiktir. Miras, kültür, tarih, gelenek ve bir çok etnik grubun biraraya gelerek kaynaşması gibi… Türk olmak demek, Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş olmak demektir."

"Türk çayı sadedir. Sütle beraber içilmez. Berraktır; tıpkı, bir Türk’ün yüzü gibi… Herzaman anlaşılabilir, bir şey saklamaz, Türklerin komşularına gösterdikleri kalpleri gibi..."

"Türk çayı sürekli içilebilir. Çay keyfinin bitmesine imkan yoktur. Bütün gün boyunca içebilirsiniz. Çayın altı sabahtan akşama kadar herzaman açıktır. Ülkenin dağları, ovaları, doğal güzellikleri ve çalışkan insanları kadar cömerttir." </p>
"Türk çayı, müzik gibidir. Müzik kültürüyle yetişmiş ve bir çok yetenekli müzisyeni barındıran bir ülkedir Türkiye… Pop müzikten folk müziğe, arabeske kadar geniş bir müzik stilleri var. Çayı karıştırırken duyduğunuz melodi, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir melodidir. Sanıyorum, Türkiye’nin her bir köşesinde evlerdeki, ofislerdeki, marketlerdeki, feribotlardaki bu sesler biraraya gelse, ülkenin en güzel harmonik melodisini oluşturur."

"Türk çayı, arkadaş canlısıdır. O, hiçbir zaman yalnız içilmez. İlla ki, yanınızda biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şeydir çay… Türkler yalnız, tek başlarına iş yapmazlar. Başkalarıyla birlikte olmayı severler. Geniş düzlüklerde aileleri ve hayvanlarıyla sıcak ilişki geliştirebilmiş ataları gibi hayatı başkalarıyla paylaşılarak değerli kılınan bir şey olarak görürler."

"Türk çayı demokratik bir içecektir, herkes içebilir. Demokratiktir; Atatürk’ün izinde kurdukları ve 88 yıldır yaşattıkları devletleri gibi… Türk çayı sadedir, dolaysızdır, kolayca demlenir. Ve bu yönüyle Türklerin hayatı yaşamak için seçtikleri tarzı yansıtır. Çay sade olabilir ama herzaman Türklerin hayat tarzının temelleri olan saygı ve sevgiyle ikram edilir."

"Türk çayının acelesi yoktur; yoğun bir günün ortasında asude ve dingin bir iklime çağırır insanı. Türkiye’ye gittiğinizde öğreneceğiniz ilk ifadelerden biri ‘Sorun Yok’tur. Yavaş yeme hareketinin önemli bir unsurudur çay. Bu yaz Türkiye’de çayı gereğinden biraz daha hızlı içtiğim için birisi tarafından hafifçe azarlandım."

"Türk çayı barışçıldır. Bir bardak çay, nereye giderseniz gidin, size ikram edilir. Evlerde ve işyerlerinde ikram edildiğinde, bir barış mesajını da size taşır. 13. yüzyılın büyük sufi şairi Rumi’yi (Mevlana) hatırlatır. Gel tanış olalım; yavaş yavaş bu çayı içer gibi… Gel şu günün hay huyunu bir kenara koyalım; birbirimizi tanıyalım. Gel bir bardak çay paylaşalım. Belki ısınırız onunla ve arkadaşlığımız doğar. Gel hayatı ısıtalım."

"Bunun için kitabımın adını "Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum" koydum. Türkiye’nin Ortadoğu’daki barış yapıcı rolü üzerine çok tartışma var. Ben bir siyaset bilimci değilim, ben hikayeler anlatırım. Ama barış dolu bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu kitabı yazmaktaki amacım, Türkiye hakkındaki ümidimi Amerikalı kardeşlerimle paylaşmak. Türkiye, bölgenin yükselen bir değeri olarak, bizlere bölgenin rasyonal, entelektüel ve barışçıl yüzünü gösterebilir. Ve daha iyi bir geleceğin inşasında taşıyıcı bir rol üstlenebilir. O halde benimle beraber bir bardak çaya ve iki ülke arasındaki diyaloğa 'Evet' deyin."

Ne Yapmalıyım

Son birkaç haftadır bedenen ve ruhen çok garip bir durum içerisindeyim. Neyi nasıl yapacağımı ne yapmam gerektiğini, ne yapmam gerektiğini sorgulama meşguliyeti içerisindeyim. Hem internet ortamı olsun hem de normal yaşam tarzım olsun sallantılar içerisinde. Ne gibi bir ruh hali içerisindeyim onu da bilmiyorum. Bu yazıyı hangi mantıkla yazıyorum onu da bilmiyorum. Arada böyle takılmalar yaşıyorum ve az çok birşeyler karalayarak kendime geliyorum. Kısacası dinlenmiş oluyorum.

Herhangi olumsuz bir durum olmamasına karşın kendimi çok huzursuz, yorgun ve sıkılgan hissediyorum. Üniversite bittikten sonra son 6-7 aydır arada sırada hep bu tip ruh hallerinde oluyorum. Bunun sebebi çok boş bulunduğumdan heralde. Bu son 6-7 aydır herhangi bir işte çalışmamam ve sabahtan sabaha kadar televizyon, bilgisayar, ders ve türevleri gibi şeylerin arasında kalmamdan olsa gerek. Aslında bir pskiloga gitsem çok iyi olacak. Ama onunda bir faydası olur mu bilemiyorum.

Tam olarak ruhani ve bedeni yapımda neler olduğunu bilmesem de. Bu aralar farklı şeyler yapmaya ihtiyacım var gibi düşünüyorum. Asosyallikten kurtulup sosyal olmayım bence. Ama nasıl olacak onu da bilmiyorum. Neyse çok konuştum en kısa sürede bu durumumdan kurtulup daha iyi bir şekilde buralarda olmalıyım...

Elveda Hotmail ve MSN

İlk tanışmamız 2000'li yılların başlarıydı sanırım. Ben o zamanlar interneti yeni keşif etmeye başlamıştım. Birgün bir internet kafeye gitmiştim. Okuldan samimi olduğum bir arkadaşım da oradaydı. Bir baktım ki msn denilen birşey'de başkalarıyla yazışıyor. Merak tabi ben de hemen dedim bana da açıyoruz. Oturdum bir masaya arkadaşımla bana da bir msn açtık ve hikayemiz böylelikle başladı. Tabi ilk zamanlar e-posta'dan ziyade msn kullanmaya başlamıştım. Hotmail hakkında çok fazla bir bilgim yoktu.

Zamanla iyice alıştım sana. Sensiz günüm olmuyordu. İnternette bu kadar yol kat etmemin sebebi de sen oldun aslında. Bunun için teşekkür ediyorum. Diğer yandan da sana kızgınımda tabi beni öyle bir çektin ki bu internet denilen ilettin içine içinden çıkamaz oldum şimdi. Saatlerimiz, günlerimiz, e-postalarımız, msn yazışmalarımız ve sayamayacağım kadar çok iyi ve kötü anılarımız oldu seninle.

Biliyorum zamanla uzaklaştım senden. Ama yapmak zorundaydım. Bunun bir veya daha fazla nedeni vardı. Birçok msn ve e-posta adresim açtım ama şuan hiçbirisi de aklımda değil. Son olarak açmış olduğum zaferzent@hotmail.com adresimi 3 yılı aşkın süredir kullandım. Ve artık ayrılma vakti geldi. Son zamanlarda aşırı şekilde spam e-postalarla beni uğraştırman en önemli sebebi. Üye olduğum o kadar sosyal medya siteleri ve diğer siteler varki hatırlamıyorum. Ve bunlara hep senin aracılığın ile üye oldum. Şimdi bunları teker teker bulmaya ve düzenlemeye çalışıyorum. Kısacası seni hayatımdan ve internetten çıkarmak istiyorum.

Bana yaşattığın herşey için teşekkür ediyorum. Zaten teşekkür etmenin dışında başka da birşey yapamam. Belki ileride sen düzeldiğin zaman daha iyi bir hale geldiğin zaman tekrar görüşürüz. Bu yazıyı yazarken inan gerçekten çok duyguluyum. Çünkü geçmişe baktığımda gördüğüm şeyler hep senin sayende iyi ve kötü yönde. İkimizin yaşadıklarını her insan yaşamadı ve yaşayamaz biliyorsun. Ve artık bunları silmenin zamanı geldi. Çünkü geçmiş zaman insanı üzmekten başka birşey kazandırmıyor. Her ne kadar iyi de olsa kötü de olsa. Artık bunları bir nebze de olsa unutmanın vakti geldi. Kendine iyi bak. Hoşçakal.

Not : (Eski) kullanmış olduğum e-posta adresim zaferzent@hotmail.com adresimi artık hiçbir şekilde kullanmıyorum. Benimle iletişime geçmek için artık sadece blogumun iletişim sayfasını kullanın.

QR Kodu Nedir

QR kodu (Quick Response)’un kısaltılmış halidir. Kelime anlamı olarak Hızlı Yanıt veya Hızlı Cevaplama anlamına gelmektedir. QR kodu ürünlerden de aşina olduğumuz bir barkod türü diyebiliriz. Bu aşina olduğumuz barkodlardan farkı ise QR kodunun iki boyutlu olmasıdır. İlk olarak otomotiv sanayi’de kullanılmak üzere tasarlanmış. Daha sonraları ise Cep Telefonları ve PDA’lar için kullanılmaya başlanmış. QR büyük verileri kod haline getirerek küçültmeyi sağlayan bir teknolojidir.

QR Kodu ile Ne İşe Yarar ?
- Büyük verilerin küçültülerek daha çabuk bir şekilde iletilmesini sağlar.
- Gizli verilerin güvenli bir şekilde iletilmesini(aktarılmasını) sağlar.
- QR kodu hayatın her alanına girerek , insan yaşamını büyük oranda kolaylaştırabilecek bir teknolojidir.

QR Kodu Nasıl Çalışır ?
QR kodu özel bir yazılım tarafınca oluşturulan iki boyutlu bir barkod türüdür. İçerisine metin, resim, video kısacısı elektronik ortamda gösterilebilecek herşey konulabilir. Cep telefonları ve PDA’lar aracılığı ile QR kodun görüntüsü alınır. Alınan görüntü cihazda bulunan veya yüklenmiş olan kod çözücü bir yazılım(program) ile açılır ve böylelikle QR kodu içerisinde(içeriğinde) bulunan veri kullanılabilir hale getirilir. Yeni nesil cep telefonları veya android işletim sistemi kurulu cep telefonlarına QR kodu destekleyen bir yazılım yüklenerek her türlü QR kodu kullanılabilir. Ayrıca bilgisayarla da bazı web siteleri aracılığı ile de QR kodları oluşturulabilir ve okunabilir.

Örneğin benim yazı içerisine dahil ettiğim resim blogumun adresini oluşturduğum QR kodu. Bu QR kodunu http://www.qurify.com/tr/ adresi sayesinde oluşturdum. Oluşturmuş olduğum QR kodunu çözmek için resim adresini http://zxing.org/w/decode.jspx adresindeki kutu içerisine ekleyip Gönder butonuna bastığınız takdirde QR kodun çözümlenmiş hali olan http://www.zaferzent.com adresinin çıktığını göreceksiniz.

Blog Ödülleri 2011 Oylama Süreci Başladı

Daha önce TURKCELL BLOG ÖDÜLLERİ 2011 ile ilgili başvuru sürecinin başladığına dair bir yazı yazmıştım. Bugün blogumun sağ alt köşesinde bulunan Blog Ödülleri malumatı(o da her neyse) üzerinde bulunan Oy Ver butonu vesilesiyle Blog Ödülleri halk oylaması sürecinin başladığını gördüm. Ve içimden nihayet dedim. Yaklaşık bir ay gibi uzun süren bir başvuru maratonundan sonra halk oylaması başladı.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Hiç kimse çok fazla umutlanmasın çünkü ben birinci olacağım diye birşey söyleyeceğimi sanmayın. Hiç kimse çok fazla umutlanmasın. Çünkü hak eden hak ettiğini malesef ki bundan önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da alamayacak. Neden mi? Nedeni beş para etmez blog ve blog yazarlarının çevresinin geniş olması ve sebebten ötürü daha fazla oy alarak finale kalması. Diğer kaliteli blog ve blog yazarlarının ise çevrenisinin çok fazla geniş olmadığı sebebiyle hüsrana uğraması gibi. Bunları herkes için veya genelleme maksadıyla söylemiyorum. Başarılı hak ettiğini alan blog ve blog yazarları da var. Aslında bunlara benzer birçok şey daha var da çok fazla uzatmak istemiyorum. Benim temennim hakedenin seçilmesi.
Oy verebilmeniz için Blog Ödlülleri sitesine üye olmanız gerekmekte veya yanlış bilmiyorsam Facebook hesabı ile giriş yapıpta oy verilebiliyor. Ek olarak her şahsın her bir kategori için 3 blog için oy kullanma şansı var. Öneğin Kişisel Bloglar'da en fazla 3 farklı bloga her biri için sadece bir oy verebilirsiniz. Ayrıca verdiğiniz oy veya oylardan vazgeçmeniz de mümkün.

Oylama süreci 2 Aralık’a kadar sürecek ve oylama sonrasında halkın belirlemiş olduğu her bir kategorinin ilk 10 blogu 5 Aralık’ta açıklanacak ve jüri değerlendirmesine sunulacak.

Benim blogumda yarışmada eğer oy verilecek kadar iyi bir blogum ve yazılarım olduğunu düşünüyorsanız ister blogumun sağ alt köşesinde bulunan Oy Ver butonuna tıklayarak isterseniz de https://www.blogodulleri.com/Ara/626 adresinden oyunuzu kullanabilirsiniz. Oy veren veya vermeyen herkese şimdiden teşekkürler.

Son Günlerde

Son bir haftadır son derece nefret ettiğim ve her ne kadar nefret etsem de her yıl olduğu gibi bu yıl da grip hastalığına yakalandım. Grip dediysem öyle böyle bir grip değil. Beni resmen hayattan bezdiren bir grip. Ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, beden uyuşukluğu ve son olarak öksürük. Heralde saydıklarım neticesinde gripten ziyade daha büyük bir hastalık gibi geldi bana. Yanlış bir tabirde bulunduysam eğer affola.

5 - 6 gündür bu illet hastalıkla savaşmaktayım ve bugün çok şükür biraz düzelebildim. Her ne kadar kötü bir durumda olsamda yapılacak işlerim dolayısıyla ayakta durmaya çalıştım ama blogumla fazla ilgilenemedim. Blogumla ilgilenemedim çünkü o hasta halimde yeni tema yaptım ve bence çok da güzel oldu. Biraz eksiklikler var ama en kısa sürede önemli düzenlemeleri yapıp kullanmaya başlayacağım. Şuan kullandığım ve bundan önceki kullandığım temaları da ücretsiz veya cüzzi bir fiyatla satmayı düşünüyorum.

Geniş Aile Bitti

Başladığı ilk bölümden beri seyircinin ilgisini çekmeyi başaran ve büyük bir keyifle izlenen Geniş Aile dün akşam Star Tv ekranlarında yayınlanan final bölümüyle son buldu. İlk olarak 2009 yılında Kanal D'de yayına başlayan ve daha sonra Star Tv'de yayına devam eden Geniş Aile ekranların en kaliteli aile ve komedi dizisiydi. 108 bölüm sonunda ekranlara veda eden Geniş Aile Kanal D'de yayınlandığı ilk zamanlarda genellikle Şukufe, Bilal ve Cevahir karakterinin üzerine kuruluydu. Tabi Cevahir bitmek bilmeyen yediği haltlar da vardı.

Konu
Cevahir (Ufuk Özkan) 28 yaşlarında genç bir delikanlıdır. Almanya'dan yeni dönmüş ve eski aşkı Şukûfe (Zuhal Topal)'yle evlenmek istemektedir. Fakat en eski düşmanı Koyu Bilal (Fırat Tanış) da bu amaçtadır. Bu yüzden sürekli birbirleriyle kavga ederler. Fakat ikinci sezonda Şukûfe'nin evlenmesiyle aralarındaki rekabet biter. Ama bu sefer de Koyu Bilal'in hapisteki arkadaşı Katip'in kardeşi Zeynep'e aşık olurlar. Cevahir'in küçük kardeşi Nazan (Bihter Dinçel) ise küçüklük aşkı Mürsel'le (İlker Ayrık) evlenmeye çalışmaktadır fakat hep bir olay buna engel olur ama evlenmişlerdir ve ikinci sezonda Somer Tuna adında bir çocukları olmuştur. Cevahir ve Nazan'dan sonraki en küçük kardeş Zekai (Bora Akkaş) ise Matematik dersi süper olan zeki ve bir o kadar da kurnaz olan bir çocuktur. Zeynep (Rojda Demirer)genç ve güzel bir kızdır. Eczacılığı henüz bitirmiştir. Cevahirlerin evinde bir oda kiralamaya karar verir. Ancak kişilikleri uyuşmadığı için hep kavga ederler. Fakat yavaş yavaş Zeynep Cevahir'e, Cevahir de Zeynep'e aşık olmaya başlamışlardır.

Oyuncular Ufuk Özkan - Cevahir
Fırat Tanış - Bilal
Zuhal Topal - Şukûfe
Rasim Öztekin - Kuddusi
Azra Akın - Neşe
Emel Çölgeçen - Nilüfer
İlker Ayrık - Mürsel
Bihter Dinçel - Nazan
Mine Teber - Muazzez
Tanju Tuncel - Hafize
Bora Akkaş - Zekai
Bülent Çolak - Ulvi
Ali Tutal - Ekber
Mustafa Uzunyılmaz - Devir
Gizem Akman - Pırıl
Ahmet Sarsılmaz - Müfit
Tolga Canbeyli - Kütük
Sevim Gelenbe - Adeviye

Eşim Olma Karım Ol

Youtube'da şiir ararken Halil Çalışkan adlı şair'in yazdığı ve Tekin Çelik'in seslendirdiği Eşim Olma Karım Ol adında bir şiir buldum. Eş'in ne olduğunu ve karı-koca'nın ne olduğunu anlatan gerçekten çok anlamlı ve çok güzel bir şiir. Yazının devamında şiirin sözlerine bakabilir ve şiiri dinleyebilirsiniz.

Eşim olma, karım ol!
Bakma daha ilkel durduğuna sen, ruhu vardır kelimelerin.
"Karı-koca" "eş"ten daha çok şey anlatır.
Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler.
Sahi, biliyor musun? Neden erkeğe "koca", kadına da "onun karı" demiş eskiler?
Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de…
İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir?
Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden?
Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden "koca" dediklerini.
Çünkü "koca" bilge demektir, yüce demektir.
Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir.
Dağların yücesine kar yağar diye kadına da "kocanın karı" demişler.
Bakma şimdi evlenenlerin "karı-koca" ilan edildiğine.
"Koca ve onun karı" olmalıdır aslında.
Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın.
Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın.
Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür…
Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla.

Yapamıyorum Sensiz Tülay Remix

Flash Tv'de yayınlanan Yalçın Çakır abimizin hazırlayıp sunduğu bir Realty programını bilmeyenimiz yoktur herhalde. Bu programda her zaman egzantirik bir olay olmuştur nihayetinde. İşte paylaştığım bu videoda yine böyle durumlardan birisi. Bir abimiz karısını çok özlediğini ve onsuz yapamadığını anlatıyor. Fakat biraz oynanmış remix haline getirilmiş ve bence de çok güzel olmuş bir video. Şu son zamanlarda yaşadığımız kötü olayları her ne kadar unutamasakta en azından biraz neşelenip kendimizi iyi hissedelim.


Yapamıyorum Sensiz Tülay 2011 Remix


Samsung S5670 Galaxy Fit İnceleme

Son zamanlarda ben de bir Android işletim sistem'li telefon merakı epeyce arttı. Şu an ki kullandığım telefon LG'nin dokunmatik bir telefonu gerek dokunma hassaslığı olsun, gerek basit kullanımı olsun gayet güzel. Fakat şarjının kısa süreli olması ve aynı anda birden fazla uygulama çalıştıramadığından açıkçası son zamanlarda beni kendinden soğutmaya başladı. Tabi birde son zamanlardaki artan Android işletim sistemli telefon merakım.


Dün bazı alışveriş sitelerinde Anroid işletim sistemine sahip, özellik bakımından da iyi ve ayrıca tasarım olarak göze hoş gelen bir telefon ararken Samsung S5670 Galaxy Fit telefonunu buldum. Aslında almak için bakmıyordum sadece fiyat, özellik araştırması yapıyordum.

Android işletim sistemine sahip Samsung S5670 Galaxy Fit'in fiyat aralığı 500 - 600 TL arasında.Tasarım olarak metalik, hoş bir görünüme sahip. Ekran boyutu küçümsenecek kadar da değil telefonun boyutuna göre gayet büyük bir ekrana sahip. Ekran çözünürlüğü 240 X 320 px. Bağlantı özellikleri GPRS, Bluetooth, USB, 3G, GPS, Wireless LAN, HSDPA ve Wap. Maksimum 32 GB Micro-SD hafıza kartı desteklemekte. Ayrıca 5MP flashsız bir kameraya da sahip. Ek özellikleri ise Java MIDP, Mp3 Çalar, Mp4 Oynatıcı, E-posta, FM Radyo. Tarayıcı olarak HTML tarayıcı var Android Market'ten ücretsiz tarayıcılar yüklenebilir.

Laptop Nedir Fiyatları Nasıldır

Laptop Nedir, Laptop Fiyatları, Laptop Fiyatları Ucuz Mu ?
Dizüstü bilgisayar ya da laptop, taşınabilir türden, genellikle ekran ve klavye olmak üzere iki parçadan oluşan kişisel bilgisayar. Bir dizüstü bilgisayar bir masaüstü bilgisayarın klavye, fare ve ekran gibi bileşenlerini tek bir parçada toplar. Dizüstü bilgisayarlar bir AC bağdaştırıcıdan gücünü alır ve şarj edilebilir bir batarya ile güç kaynağından uzakta da kullanılabir.Dizüstü bilgisayarlar küçük ve taşınabilir olmaları açısından avantajlıdır.


Günümüz laptopları tasarımları gereği kendi çalışma prensiplerine uygun donanımlar yardımıyla donatılmalılardır. Bu nedenle sıradan bir masaüstü bilgisayarı için üretilmiş dahili bir donanım parçası notebook ile kullanım için uygun değildir. Laptoplar için ekran kartları büyük ölçüde pazar lideri olan dünyanın iki büyük ekran kartı şirketi Nvidia ve ATI tarafından sağlanmaktadır. Laptopların performanslarını belirleyen diğer ölçüt ise bellek sistemleridir. Günümüzde laptop mimarisinin temel unsuru işlemciler ise büyük ölçüde AMD ve Intel tarafından sağlanmaktadır.

Laptoplar daha kolay kullanım ve taşıma yapısına sahip olduğu için masaüstü bilgisayarlara nazaran daha iyidir. Bu kolaylıkla beraber tabi ki fiyat konusunda da farklılıklar göstermektedir. Laptop fiyatları marka ve özellik bakımından değişiklik göstermektedir. Laptoplar ilk çıktığı zamanlar masaüstü bilgisayar fiyatlarının iki üç katı fiyatı durumundaydı. Ancak günümüzde kullanımı ve üretimi artmasından dolayı çok fazla bir fiyat farkı yaşanmamakta. Şuan ideal bir laptop bilgisayar 900 ile 1300 lira arasında bir fiyatta bulunmaktadır. Laptop fiyatları çok ucuz olmasa da günümüzde çoğu kişinin alabileceği fiyat aralıklarındadır.

Bumerang Ödülleri

Son bir kaç gün de takip ettiğim blogların çoğunun Bumerang Ödüllerine katıldığını gördüm. İlk zamanlar da pek katılıp katılmama arasında endişeliydim. Bu zamana kadar hiç blog ödülleri yarışmalarına katılmadım açıkçası katılmayı da pek düşünmedim. Nedeni ise kendimi, blogumu ve yazılarımı bir yarışmaya katılacak kadar iyi bir seviyede olduğunu düşünmememdi. Bu kez kendimi iyi bir seviyeye geldiğimi düşünerekten Bumerang Blog Ödülleri yarışmasına katılmaya karar verdim.

Hürriyetin bir parçası olan Bumerang blog yazarlarını bünyesinden toplama ve onlara faydalı çözümler üretebilmek için kurulmuş bir platform. Bu yıl ilki düzenlecek olan Bumerang Ödülleri'ne katılım 10 Ekim 2011 Pazartesi gününden itibaren başlamış ve 4 Kasım 2011 Cuma günüe kadar devam edecek. Ayrıca oylama süreci de bu tarihler arasında olacak.

Bumerang Ödülleri kategorileri En Tarz Blog, En Çalışkan Blog, En Sosyal Blog, En Bilge Forum ve En İyi Yerel Site olmak üzere beşe ayrılmış. Kategori birincilerine verilecek olan ödüller ise Sony Tablet S, Geniş Kapsamlı Basın Duyuruları, 1 Milyon Adet Ücretsiz Reklam Gösterimi ve Sürpriz ödüllermiş. Yarışma ile ilgili detaylı bilgi almak ve yarışmaya katılmak için http://bumerang.hurriyet.com.tr/ adresini ziyaret etmelisiniz.

Bugün itibariyle En Tarz Blog kategorisin altında yarışmaya katılmış bulunmaktayım. Benim için oy kullanmak için üye olmadan http://bumerang.hurriyet.com.tr/bumerang-odulleri/26334.htm adresinden ve blogumun sağ alt köşesinde bulunan resime tıklayarak oyunuzu kullanabilirsiniz. Şimdiden Teşekkürler :)

Steve Jobs Hayatını Kaybetti

Apple'ın kurucusu, CEO'su ve dahisi Steve Jobs hayatını kaybetti. Apple.com 'da duyurulan haberin ardından tüm medya ve sosya ağlarda tanıyan insanların büyük bir bölümü tarafından üzüntüyle karşılandı. Bilindiği üzere 2004 yılında Steve Jobs'a çok nadir rastlanan pankreas kanseri teşhisi konulmuştu. O zamandan beri tedavi gören Steve Jobs'a 2009 yılında karaciğer nakli yapıldı. 2011 yılının başlarında sağlık sorunun ilerlemesiyle birlikte izine ayrılan Steve Jobs geçtiğimiz Ağustos ayında şirketin yönetim kurulu başkanlığından ayrıldığını açıkladı ve görevini Tim Cook'a bırakmıştı. 5 Ekim 2001 tarihinde ailesi tarafından "Steve Jobs aile üyeleri başucunda ve sükunet içinde vefat etti." diye bir bildiri yayınlandı.

Kopyala(ma) !

İki yıla yakın blog yazarlığı yapıyorum ve bu zamana kadar blogumda yayınladığım hiçbir yazının kopyalandığına şahit olmadım. Belki olmuştur ama bana rast gelmedi. Ve bugün nasıl tabir edilir bilmem ama ben şerefsiz diye tabir edeyim yazdığım belki de üzerinde günlerce çalışıp ortaya çıkardığım emeklerin aynısının direkt olarak kopyalanıp şahısın bloguna yapıştırdığını gördüm. Ulan pezevenk madem alıyorsun ya yazı altında alıntı yapıp altına kaynak belirteceğim diye yorum yap ya da iletişimden mesaj atıp bildir. İşte böyle ipneler çıkıyor ve insanda yazma, paylaşma iştahı bırakmıyor.

Emek hırsızlığının ne kadar kötü birşey olduğunu hepimiz çok iyi biliriz. Bir yazı yazmak için saatlerce düşünüp herkese faydalı olabilecek birşeyler paylaşmaya çalışırız. Fakat ne yazık ki birkaç tane kendini bilmez dengesiz, ayıptır söylemesi hiçbir boktan anlamayan şahıslar gelir emek verilen işi sadece birkaç dakikada yerle bir eder. Eğer bir insanda birazcık gurur ve onur var ise zaten böyle birşey yapmaz. İnsaniyet namına tüm blog yazarları adına sesleniyorum emeğe ihanet etme, izinsiz kopyala(ma) !

Kendimce bir önlem alıp kısa bir kodla kopyalamayı engellemiştim. Fakat paylaştığım kodların da kopyalanamadığını fark edince kodu tekrar kaldırmak zorunda kaldım. Birkaç tane kendini bilmez için diğer insanlara fayda sağlayacak şeylerden mahrum etmeyeyim diye düşündüm. Eğer alıntı yapacaksanız yazının altına kaynak ve aldığınız yerin yazı adresini belirtin. Bu yazıyı sadece kendim için yazmadım bütün emek veren blog yazarları adına yazdım. Umarım bir nebze de olsa bunu okuyan emek hırsızları anlayış gösterir.

Adobe Muse İle Kod Kullanmadan Web Site

Merhabalar bu yazımda Adobe'nin yeni geliştirmiş olduğu bir programdan bahsedeceğim. Programın ismi Adobe Muse. Programın henüz beta sürümü yayınlandı. Bu program sayesinde kod kullanmadan çok kolay bir şekilde estetik websiteleri tasarlayabiliyorsunuz. Kodlarla arası iyi olmayan kendine hemen bir websitesi yapmak isteyenler için gayet kullanışlı bir program diyebilirim.

Adobe Muse beta sürümüyle yapılan bazı website örneği Aleberry Creative Group. Ayrıca Adobe Muse programını indirmek için buraya tıklayabilirsiniz.

3 Boyutlu Çizim Yapma Programı (Blender)

Son zamanların en iyi  teknoloji gelişmesi olan 3 boyut hayatımıza yeni bir renk ve yeni bir görüş açısı getirdi. 3 boyutlu filmler, oyunlar, resimler, animasyonlar hayatımıza girerek artık herşeye sadece 2 boyuttan değil 3 boyuttan bakmayı ve görmeyi kazandırdı. 3 boyutun ilk çıktığı zamanlardan beri 3 boyutlu film ve animasyonların nasıl yapıldığını hep merak etmişimdir. Tabi 3 boyutlu animasyonlar yapmak daha bir profesyonel işi. Geçenlerde 3 boyutlu çizim yapımı için program araştırmaya karar verdim ve Blender adında bir 3 boyutlu çizim yapma programı buldum.

Henüz yeni kullanmaya başladığım için açıkçası pek birşey anladım diyemem. Ama zamanla anlayacağımdan öğreneceğimden eminim. Programa gelirsek dili ingilizce biraz ingilizce kelime dağarcığınız genişse çok fazla sıkıntı çekmezsiniz. Ama ingilizce bilmek de çok fazla yardımcı olmuyor. Mantık olarak da neyin nasıl çalıştığını zamanla kavramak lazım. Programın üst menüsünde File - Add- Render - Help seçenekleri var. File menüsünden yeni dosya açma, kaydetme gibi seçenekler mevcut. Add menüsünden çiziminize farklı şekiller ekliyebiliyorsunuz. Render menüsünden ise yaptığınız çizimi çalıştırabiliyorsunuz. Şu an için öğrendiklerim bu kadar zamanla vaktim olur da programı kullanırsam yeni öğrendiklerimi paylaşmaya çalışırım.

Programı blender.org/download/ adresinden indirebilirsiniz.

YouTube Yeni Tasarım

Merhabar arkadaşlar bildiğiniz gibi Google bundan kısa bir süre Google+(Google Plus) sosyal paylaşım ağını duyurmuştu. Daha sonra arama motoru sayfasının tasarmını da değiştiren Google onunla birlikte diğer hizmetlerinde kullandığı tasarımları da aynı şekilde değiştirmeye devam etmişti.

Son olarak Google YouTube'da da tasarım değişikliğine gitti. Çok fazla göze batan bir tasarım değişikliği olmasa da göze daha hoş gelen üst arama motoru ve menüsü dikkat çekiyor. Ayrıca video sayfalarındaki ve kanal sayfalarındaki değişikliklikler de gözden kaçmıyor değil. Chrome tarayıcı kullanıyorsanız YouTube direk erişim yaptığınız zaman yeni tasarımlar karşılaşıyorsunuz.

Özgün Olun !

Merhabalar bu yazımda blog yazmada özgünlüğü ve bazı arkadaşların yaptığı hataları gidermek adına bilgi vermek istiyorum. Blog yazma anlayışında çok yanlış anlaşılmalar var. Her önüne gelen blog açıp sırf google’da üst sıralara çıkayım blogumun alexa değeri düşsün, reklam yapayım, para kazanayım ve benzeri şeyler için yazılar yazıyor. Bu blog yazmak bu değildir arkadaşlar.

Hiç kimse blog yazamaz diye bir kaide yok. Herkes blog yazabilir diye bir kaide de yok. Bakıyorum etrafıma onlarca, yüzlerce blog var. Ama çoğunluğu boş. Kusura bakmayın da gerçekten boş yani. Birisi yazmış a şöyle olmuşsa b böyle olmuş falan diye diğeri de ondan almış yapıştırmış paylaşmış. Hepsi  10 ile 15 yaşlarındaki arkadaşlarımız. Herkes için söylemiyorum bunları faydalı, özgün, güzel bilgiler paylaşanlar da var hakkını yemeyelim. Ama üstesinden kalkamayacağınız, beceremeyeceğiniz işlerin de altına girmeyin. Ben blog açmayın veya bir şeyler paylaşmayın demiyorum. Benim asıl anlatmak istediğim. Açın blogunuzu biraz düşünün olmayan ne var insanlara yarar sağlayabilecek neler paylaşabilirim diye bir düşünün. Ondan sonra yazmaya başlayın. Abuk sabuk olsun önemli değil, zamanla kendinizi geliştirirsiniz zaten. O paylaşmış bende onu paylaşacağım mı diyorsunuz. Paylaşın ama farklı bir üslupla, farklı yöntemlerle paylaşın.

Yazılan yazının kısalığı uzunluğu önemli değil. Yazın aklınıza gelenleri yazın kısa veya uzun fark etmez. Ama hemen yayınlamayın kaydedin daha sonra bir bakın yazdığınız yazıya, nerelerde hata yapmışım, neler gereksiz diye bir inceleyin düzeltmeler yapın daha sonra yayınlayın.

Blog yazmak teknik, beceri ve bilgi isteyen bir iştir. Blog yazmak kendi çıkarlarımızı göz önünde tutmak için değil. İnsanların bir şeyler öğrenmesini, kendisini geliştirmesini sağlamaktır blog yazmak. Birisi a+b=5 demiş, biz bunu 5-b = a diye anlatalım. Evet sonuç aynı ama biz farklı bir yoldan yaptık bunu. Dediğim gibi aynı şeyi paylaşacaksanız farklı yol ve yordamları kullanın. Bu hem sizin yararınıza hem de diğer insanların yararına olacaktır. Aynı şeyin tıpa tıp aynısını paylaşmak ne kazandırır bize hiçbir şey.

Mesela ben bu yazıyı özenerek bezenerek veya bir yerlerden alıntı yaparak paylaşmadım. Özgün bir üslupla gördüklerimi yapılan yanlışları düzeltmek ve blog yazma hususunda bilgilenmeniz için içimden ne geldiyse onları yazdım. Hatalar yapmış olabilirim veya asıl anlatmak istediklerimi anlatamamış da olabilirim ama kendim yazdım.

Kısacası özgün olun, kendiniz olun, biri intihar etmiş diye siz de intihar etmeyin. Umarım faydalı bir yazı olmuştur. Tam olarak aklımdan geçenleri anlatamasamda yine de bir şeyler karaladım işte.

İlham Verici Son Teknoloji E-Ticaret Siteleri

Bilindiği gibi e-ticaret sitelerinin birçoğunda görsellik, tasarım arka plandadır. Bunun nedeni ise kullanıcı deneyiminin tasarımdan daha önemli olmasıdır. İnternet mağazaları ziyaretçilerin daha kolay gezinip, kullanmasını sağlamak için fonksiyonelliğe ve kullanım kolaylığına sahip olması gerekir. Gereksiz fazlalıklara yer vermeden kolay kullanım ve esnek yapıdan olmalıdır. Tasarımın güzelliği de önemlidir aslında. Şimdiki birçok e-ticaret siteleri hep aynı mantık üzerine kurularak tasarlanmış sistemleri kullanıyorlar. Ön planda olmak için bunlardan biraz daha görselliğe önem verilerek, rekabette daha önde olması sağlanabilir. İlham kaynağı verici o güzel e-ticaret siteleri.

İşte İlham Verici Son Teknoloji E-Ticaret Siteleri
1 - Inkd
2 - Asos
3 - Abercrombie & Fitch
4 - Apple
5 - Organic Food Ireland
6 - Trendyol
7 - H&M
8 - Daybuyday
9 - Markafoni
10 - Mavi

Birbirinden Güzel Kartvizitler

İnternet ve sosyal ağların yaygınlaşmasıyla artık kartvizit, davetiye vs gibi kağıtların önemi git gide azaldı diyebiliriz. Artık her iş yerinin veya freelance çalışan bir kişinin bir sitesi var veya sosyal ağ profili var. Herkes oralardan iletişim kurabiliyor ve işlerini de internet üzerinden yapabiliyorlar aslında. Yine de kartvizit olmalıdır. Her ne kadar çok fazla kullanılmasa da çoğu kişi sırf gösteriş olsun diye bile kartvizit bastırıyor. Kartvizit'in tasarımı, rengi de çok önemlidir. Öyle uyduruktan bir kartvizit hiç kimseyi memnun etmez. Tasarımı, görselliği iyi olan bir kartvizit güven verir. Nerden geldi şimdi bu aklına derseniz. Geçenlerde internet hizmetleri (web hosting, reseller) sunan bir arkadaşım kartvizit bastırmış ve benim de çok hoşuma gitti açıkçası. Buna istinaden ben de işe yarayabilir diye kartvizit araştırması yaptım ve bunları paylaşmak istedim. İlk üç tanesinin psd dosyası mevcuttur indirebilirsiniz.

Kartvizit Örneği 1 - Psd İndir

Kartvizit Örneği 2 - Psd İndir

Kartvizit Örneği 3 - Psd İndir

Kartvizit Örneği 4

Google ve Diğer Bağlantılı Hesapları Silme

Merhaba arkadaşlar son zamanlarda internette ve sosyal ağlarda bulunan kullanmadığım hesapları silmeye karar verdim. Birçok kullanmadığım gereksiz yere açmış olduğum hesapları sildim. Bunlardan bir diğeri de google ve bağlı bulunan hesaplar oldu. Fakat bir türlü google ve bağlı olan hesapları silmeyi bulamamıştım. Bugün uzun uğraşlar sonucu bunu da buldum ve bilmeyenler için anlatmaya karar verdim.

İlk olarak gmail veya google hesabımızla giriş yapıyoruz. Giriş işlemini ister gmail’den ister blogger’dan isterseniz de Google Hesapları giriş panelinden yapabilirsiniz. Ama en mantıklı olanı https://www.google.com/accounts/Login  adresinden yani Google Hesapları giriş sayfasından yapmak olacaktır.

Giriş işlemini yaptıktan sonra Hesabım bölümüne geliyoruz yani şu adrese https://www.google.com/accounts/ManageAccount . Buraya geldikten sonra sol alt tarafta bulunan Ürünlerim – Düzenle diye bir bölüm var. Düzenle’ye tıklıyoruz. Tıkladıktan sonra şu https://www.google.com/accounts/EditServices adrese gelmiş olmamız gerekiyor. Burda kullandığımız uygulamalara göre değişiklik gösterebilir. Fakat bizim için önemli olan Hesabı Sil olacaktır gerisi bizi ilgilendirmez.

Hesabımızı ve tüm bağlantılı hesapları kökten silmek için Hesabı kapat ve hesapla ilişkili tüm hizmetleri ve bilgileri sil</span> linkini tıklıyoruz. Tabi hesabımız hemen silinmiyor. Bize seçenekler sunan bir sayfa karşımıza çıkıyor. Blogger, Adsense, iGoogle, Youtube vs. Hepsini silmek için hepsini seçiyoruz. Şifremizi giriyoruz. Onaylama kutularını işaretleyip Google Hesabını Sil butonunu tıklıyoruz. Google ve diğer bağlantılı hesaplarımız böylece silinmiş oluyor.

Photoshop'ta Basit Menü Yapımı

İkinci photoshop dersiyle merhaba. Bildiğiniz üzere photoshop derslerine şu Photoshop Metine Gömülü Efekti Verme dersi ile giriş yapmıştım. Bilgisayarımın mikrofonunda sorun olduğu için sessiz anlatım yapmıştım.Mikrofon sorununu nihayet giderdim fakat biraz ses tonu düşük idare edeceğiz artık.

Bu dersimizde photoshop’ta basit bir menü yapacağız. Dersimizde kullanacağımız temel özellikler Slice Tool yani Dilimleme Aracı ve Save For Web & Devices menü seçeneği olacaktır. Hatalar veya eksiklikler varsa onlar için şimdiden özür diliyorum. Bunun dışında anlamadığınız veya sorularınız olursa yorum olarak belirtiniz. Elimden geldiği kadarıyla yardımcı olmaya çalışacağım. İyi seyirler…

Flash Yapım Aşaması Tasarımları

Yeni bir site açılışında başlangıç önemlidir. Her ne kadar yapım aşaması süresi de olsa ilk etkiletişim ziyaretçilere görünüş en önemli etkenlerden birisidir. Örneğin kuru kuruya yapım aşamasındadır  diye bir yazı koyarsanız siteye giren bakar yok arkadaş insan bi güzel görünümle karşılar ben gelmem bu siteye der gidiş o gidiş daha gelmez. Ama sitenin girişine etkileyici girenlerin de dikkatini çekecek güzel bir tasarım koyarsanız o kolay kolay unutulmaz. Bir giren bir daha girer. Ben de bunun üzerine ilham vermesi  adına flash ve xml’den hazırlanmış güzel tasarımlar sunmak istedim. Unutmayın tasarım her zaman önemlidir. Başlangıçta da bitişte de. Örnekleri önizlemek için isimlerine tıklayınız.

1 - XML 3D flip Coming Soon Card & Contact form

2 - Black Cubes Coming Soon

3 - 3D Tilt Mini Coming Soon Template

4 - My Baby Coming Soon / Countdown

5 - Under Construction Machine

Photoshop Metine Gömülü Efekti Verme

Photoshop ile ilgili yazılar yazacağımdan daha önce bahsetmiştim. Fakat uzunca bir yazı yazmak yerine video olarak anlatmayı tercih ettim. Sıfırdan photoshop anlatmayacağım. Bildiklerimi ve yeni öğrendiklerimi herkese faydalı olabilecek şekilde paylaşmaya çalışacağım. Çok uzun olmayacak bir şekilde işe yarayacak eğlenceli bilgiler sunmak istiyorum. Bu ilk dersimizde mi diyeyim, videomuzda mı artık herneyse çok sık karşılaştığımız fakat birçoğumuzun bilmediği yazıya nasıl gömülü hoş bir efekt verebiliriz onu anlatmaya çalışmak istedim.

Videoda daha önce kullandığım gri tonları vardı onları kullandım. O renkleri vermeyi videoda unutmuşum aslında. Arkaplan’a birbirine yakın istediğiniz iki renk belirleyin. Gradient Overlay özelliği ile arkaplan ayarını yapın. Daha sonra metin için arka plan için seçtiğiniz renklerden daha bir koyu renk belirleyin ve Blending Options’tan ayarlarınızı yapın. Değerleri benimkinin aynısını yapmak zorunda değilsiniz kendinize göre oynamalar yapabilirsiniz. Videoyu izleyerek daha iyi anlayabilirsiniz. Soru ve görüşleriniz yorum olarak belirtin ben yardımcı olmaya çalışacağım. Umarım faydalı olur.

Kendi Maskotunuzu Tasarlayın

Birçok kişinin kullandığı maskotların nasıl yapıldığını hep merak etmişimdir. Fakat o kadar araştırmama rağmen nasıl ve ne ile yapıldığını bir türlü bulamamıştım. Bugün rastgele bir forum sitesine girerek bu maskotların nasıl yapıldığını en sonunda öğrenmiş oldum.  Dediğim gibi çok uzun süredir bu kendime maskot tasarlama fikri hep aklımdaydı. Fakat bir türlü gerçekleştirememiştim. İçimde ukde gibi kalmıştı.

Bundan uzun bir süre önce bir maskot bulmuştum fakat daha  sonra maskot’un sahibi olduğunu öğrendim. Maskot sahibi benimle iletişim kurup gardaş bu maskot’u ben kullanıyorum diye benden kullanmamamı rica etmişti. Bende dolayısıyla maskot’u kullandığım tüm sosyal paylaşım sitelerinden ve blogumdan kaldırdım. ‘Ne bileyim kardeşim maskot bu nerden bileceğim sana ait olduğunu şahsi fotoğrafı n değil ki bileyim’ dedim kendimce.

Ve en sonunda bugün hayalime kavuştum. Google amcada arama yaparken bu maskotların nasıl tasarlandığını dair bir forum sitesinde paylaşım gördüm.  Ben de kendime bir maskot tasarlıyayım dedim. Yaptım yaptım ama nasıl yaptım ben de anlamadım. Biraz uğraşmak gerek ben fazla özenmeden uğraşmadan bir maskot tasarladım kendime. Yazı başlığındaki benim maskotum yani ben oluyorum :) Galiba kendime benzetememişim :)

Herhangi bir programa ihtiyaç yok şu www.faceyourmanga.com siteye girip üye oluyorsunuz ve kendi maskotunuzu tasarlamaya başlıyorsunuz. Tasarladığınız maskotu ister blogunuzda ister sosyal paylaşım sitelerinde isterseniz de istediğiniz yerde kullanabilirsiniz :) Hayırlı olsun

YBB Tema v1 Beta

Merhabalar bir haftadır bloguma yazılar eklemiyordum. Nedeni ise temadan sıkılıp yeni bir tema yapmak istememdi. Uzun ve yorucu bir süreden sonra yeni temayı nihayetinde bitirdim. Tam istediğim bir temaya kavuştum diyebilirim. Eksiklikler veya hatalar olabilir. En kısa sürede gidermeye çalışacağım. Temada gri tonları ağırlıklı, sade ve rahat bir kullanıma sahip olmasını istedim. Çok fazla atraksiyon yapmadım. Temanın ismi YBB nerden aklıma geldi bende bilmiyorum. Ama güzel isim oldu.

Temayı bitirir bitirmez çok isteyen oldu fakat şu an için malesef bu isteğinizi gerçekleştiremeyeceğim. İleride sıkılıp tekrar tema yaparsam o zaman bu isteğinizi yerine getirebilirim.

Yeni tema birçok yenilikleri de beraberinde getirecek. Her tema değiştirdiğimde söylediğim çok daha faydalı yazılar olacak vs gibi cümleler bu sefer gerçek olacak. Konuları biraz daha genişleteceğim. Programlama ve tasarıma dair yazılar yazacağım. Bunlar daha ön planda olacak. Ayrıca eskisi gibi gereksiz yazılar yazmamayı umuyorum. Programlamaya dair Css, Php olacak. Ayrıca Delphi'ye dair de yazılar yazmayı da düşünüyorum. Tasarım konusunda photoshop ile ilgili yazılar yazacağım. Umarım zaman ve şartlar uygun olur ve ben de hep kafamdan tasarladıklarımı gerçekleştirebilirim. Yeni temanın uğur getirmesi dileğiyle...

Spider-Man Geri Dönüyor !

Üç seri çekildikten sonra sona erdirilen Örümcek Adam (Spider-Man) filmi yeniden başlatılmaya karar verildi. Dünya'nın en ünlü kahramanı olan Spider-Man çekilen üç seride gişeleleri alt üst etmişti. Sinemaya damgasını vuran Spider-Man eleştirmenlerin ve izleyicilerin eleştirilerini dinlemeyip Sony'nin senaryoyu farklı bir şekile sokması serinin sonunu getirmişti. Yönetmen de çizgi roman'dan oldukça uzaklaşan filmi daha fazla yönetmek istemediğini belirtmişti. Sony ise şimdi yeniden seriyi başlatma kararı aldı. Yeni seride Amazing Spider-Man adli film ile Peter Parker'ın hayatı çizgi romana daha uygun bir şekilde anlatılacak. Yeni fragmanı izlemek için yazının devamına bakın...

Motorola XT316 Android’li Akıllı Telefon

Motorola’dan hem Android işlemcili hem de ucuz akıllı telefon geliyor. Akıllı telefon pazarında etkinliğini kaybeden Motorola tekrar yerini kazanmak için yeni cihazlar üretmeye devam ediyor. Bugün resmi olarak tanıtılan Motorola’nın en yeni akıllı telefonu XT316 oldu. Bar tipi QWERTY klavyeye sahip olan bu telefon ayrıca 2.8 inç QVGA çözünürlükte dokunmatik ekrana da sahip. 600 MHz hızında çalışan Qualcomm işlemciden ve 256 MB Ram’den güç alıyor. 32 GB’a kadar bellek kartı destekleyen XT316 3.2MP çözünürlüğe sahip olan kamerası da bulunuyor. Wi-Fi 802.11b/g/n internet bağlantısı, 3G, Bluetooth, FM Radyo gibi özellikleri de bünyesinde barındırıyor.

Şuan Çin’de satışa sunulmuş olan XT316, Asya ülkelerinde Android 2.2 Froyo işlemsine sahip olarak satılacak. Fakat daha sonra yükseltilebilecek. Avrupa’da ise Android 2.3 Gingerbread yüklü olarak satışa sunulacak. Motorola XT316 Avrupa pazarında 230$ fiyat etiketiyle satışa sunulması bekleniyor. Fakat tam olarak Avrupa’da ne zaman pazara sunulacağı bilinmiyor.

Blog Ödülleri 2011 Başlıyor

Blog Ödülleri, 2008 yılından beri geleneksel olarak düzenlenen ve kategorisinde en iyi blogların internet kullanıcılarının oylarıyla belirlendiği bir yarışmadır. 2008 yılından beri düzenlenen bu yıl 4.sü yapılacak olan Blog Ödülleri bu yıl tahmini olarak eylül ayında yapılacak. Herkesin oy kullanabildiği ve juri tarafından da en iyi bloglar belirlenecek. 1 Aralık'ta gerçekleştirilecek ödül töreni ile de derece yapan blog sahipleri ödüllerini alacak. Detaylı bilgi ve geçmiş yıllarda neler olmuş öğrenmek için www.blogodulleri.com adresine bakınız.

50 Milyon Wordpress Blogu Var

Açık kaynak kodlu olarak geliştirilen Wordpress blog yazılımının WordPressistatistiklerine göre 50 milyon’un üzerinde kullanıcısı var. Bu 50 milyon blogun yarısı wordpress.com barınıyor, diğer yarısını ise kendi alan adlarına kurmuş ve kullanmakta olan kullanıcılar oluşturuyor. Şu sıralar kullanıcıların gözdesi olan Tumblr ile rekabet eden Wordpress geçtiğimiz günlerde en son geliştirdiği paket olan Wordpress 3.2’yi kullanıma sunmuştu. Görülen o ki Wordpress, Blogger’ı bir hayli geride bıraktı.

Avrupaya Döşemeye Gidiyoruz

Türk Telekom, Türkiye’nin internet yurtdışı çıkış kapasitesini bugünkü 650 Gbps seviyesinden 1.2 terabite yükseltiyor. Böylece 2005 yılında 30 gigabit olan internet yurtdışı çıkış kapasitesini 40 kat artırmış oluyor. Bu artışın en büyük kısmı Türk Telekom Grubu’na geçtiğimiz yıl katılan Macaristan merkezli Pantel şirketinin altyapısından sağlanıyor. 16 ülkede 27 bin kilometre fiber altyapısı olan Pantel ile Türk Telekom, Türkiye’yi bölgenin iletişim merkezi haline getirerek genişbant ve datada küresel konumunu güçlendiriyor. Cem Yılmaz'ın oynadığı yeni fiberoptik internet ağı reklamı.

Tunnel İzledim

Bu gece saat 1 sularında izlediğim ve çok beğendiğim The Tunnel filmden bahsetmek istiyorum. İzlediğim en gerçekçi ve en güzel korku filmiydi diyebilirim. Film terkedilmiş bir tünel ile alakalı. Avustrulya hükümeti tünel içindeki gölden içme suyu elde etmek için bir plan hazırlar. Fakat aniden bu plandan vazgeçer. Gazetecilerde bunun nedenini araştırırlar ve tünel hakkında efsaneli bilgiler edinir.

Fragman


Detay
Avusturulya hükümeti aniden metro tüneli kullanımı planından vazgeçer. Tünel hakkında söylenen efsanelerin araştırmasını yapan gazeteci Natasha bu konuda bu tüyler ürpertici tünele girmek için dört kişilik bir ekip kurar. Ekibine Steve, Tangles ve Peter’i alır. Gazeteleri için tünel hakkında bir hikaye oluşturmak için tünele girerler. Onlar için korkunç bir yolculuk başladığı gibi, ölüm de bekliyordu. Daha önce hiç görüntülenmemiş hayatları için tünelin korkunç derinliklerinde hayatta kalma mücadelesi başlamıştır. Tünele girdikten sonra ‘Tangles’ kaybolur. Bir süre onu bulmaya çalışırlar ve bir an önce tünelden çıkmak istemektedirler.  Fakat işler istedikleri gibi gitmez ve korku anları başlamıştır. Hem tüneldeki korkunç şey onların peşini bırakmamaktadır hem de tünelden çıkış yoluna bulamazlar. Ve sonundan korkunç tünelden çıkarlar fakat Tangles kaybolmuştur ve Peter ölmüştür.

Nasıl Bitti ?
Peter Ferguson öldü (Andy Rodoreda)
Natasha Warner gazeteciliği bıraktı (Bel Deliâ)
Steve Miller kameramanlığa devam etti (Steve Davis)
Jim (Tangles) Williams kayboldu. Aslında tam olarak ona ne olduğu bilinmiyor (Luke Arnold)

Notu'm
10 üzerinden 7

12 Haziran Genel Seçim Sonuçları

Türkiye’nin merakla beklediği ve partilerin seçim kampanyası yaptığı ve düzenlediği mitingler son buldu ve bugün yerini Türk halkının seçimine bıraktı. Bugün seçim serüveninin son basamağı ve Türkiye Cumhuriyeti seçmenleri bugün son kararlarında sandık başına gidip hangi partinin iktidara çıkacağını belirleyecek. Seçim Sonuçları bu yıl internet üzerinden pek çok yerde de yayınlanacak. Bunlardan bazıları Google Genel Seçim 2011 adresinde ve ayrıca NTV bu yıl Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek dünyanın en popüler video sitesi youtube'den de canlı olarak yayınlayacak. NTV'nin canlı olarak yayınlayacağı seçim sonuçları youtube.com/ntv adresinde olacak.

AKP
% 49,95
326
CHP
% 25,94
135
MHP
% 12,98
53
BAĞIMSIZ
% 6,58
36

Blogumu Yeni Alan Adıma Yönlendirdim

İlk başlarda zaferzent.blogspot.com blogger'ın ücretsiz alan adını alarak blog yazmaya başlamıştım. Daha sonra bundan yaklaşık 2 - 3 ay önce isimtescil.net hesabımda daha önceden almış olduğum alan adları ücretlerinden 4 TL'lik kredim arttığını fark edip, bu artan krediyle zaferzent.tk alan adını alıp blogumu bu adrese yönlendirmiştim. Yani sırf bedava diye aldım bu alan adını. Aslında tam olarak bedava da denilmez yine benim cebimden çıktı parası. Neyse bu alan adı pek hoşuma gitmedi, bir türlü ısınamamıştım. Yaklaşık 15 - 20 gün sonra .com uzantılı yeni bir alan adı aldım. Fakat başka bir amaç için almıştım bu alan adını. Uzun zamandır boş bir halde öylece duruyordu. Neyse bugün boş duracağına en iyisi bu alan adıma blogumu yönlendireyim dedim ve blogumu .com uzantılı alan adına yönlendirdim. Hayırlı ve uğurlu olması dileğiyle.

Fifa 2011 Klavye ve Joystick Ayarları

Herkesin çok sık karşılatığı fifa 2011 tuş ayarları sorunu. Çözünürlük ayarlarken veya joystick(kol) takılıp çıkarıldığı zaman tuş ayarları bozuluyor. Bende bu sorunun üzerine faydalı olması nedeniyle klavye ve joystick ayarları nasıl yapılır onu paylaşmak istedim. Resimleri büyültmek için üzerine tıklayın.

Klavye Ayarları
Fifa 2011 Klavye Ayarları

Joystick(Kol) Ayarları

Fifa 2011 Joystick Kol Ayarları

Eurovision 2011 Birincisi Azerbaycan

Dün akşam gerçekleştirilen Eurovision şarkı yarışmasnda Ell/Nikki’nin seslendirdiği Running Scared şarkısıyla kardeş ülke Azerbaycan birinci oldu. Biz her ne kadar elensekte kardeş ülkemizin bu başarısı bizi çok sevindirdi. Tebrikler Azerbaycan.

Çikolatalar Püskevitler

Malum seçim yaklaşıyor ve siyasetçiler meydanlarda poz veriyor. Ama biri var ki yani Devlet Bahçeli ortalığı yıkıp geçiyor. Devlet Bahçeli'den sitem. Benim de bir çikolatam olsa benim de bir püskevitim olsa. Anne bana niye almıyorsunuz. Biz de niye yok diyor :)


Nokia X2 İnceleme

Bundan kısa bir süre önce bir arkadaşta gördüğüm Nokia X2 modelli telefonu inceleme imkânı buldum. Görünüm olarak çok sade ve hoş bir yapıya sahip olan X2 gerçekten harika bir telefon.

Özellikleri
Sol tarafında müzik oynatma, durdurma ve ileri geri alma tuşları var.
5MP kamera ayrıca flashlı.(Beni en çok etkileyen özellik aynı bir fotoğraf makinesi (Gece gündüz fark etmez çeker)
Kulaksız radyo dinleyebilme. (En beğendim özelliklerden birtanesi )
5 Gün sarj süresi (Böyle bir telefona göre gayet uzun bir süre)
Arka tarafında 4 tane hoparlör var. (Acayip ses çıkarıyor)
Çok sade ve basit bir menü. (Diğerleri gibi karmaşık değil)
Flash fener olarak işlev görüyor. (Karanlık gecelerde lazım olabilir)
Herhangi bir radyo istasyonu alarm olarak ayarlayabilme.

Not : Tuşları biraz tuaftı, sanki tam basılmıyordu. Acaba basarken farklı bir yöntemi mi var :)

Fiyat aralığı 300 – 350 TL arası değişiyor. Kısacası şu ana kadar görmüş olduğum en iyi ve en muhteşem telefonlardan birisi diyebilirim. Kısa bir süre içerisinde almayı düşünüyorum. Almak isteyenlere tavsiye.

Değişim

Yine yeniden blogumun temasını değiştirdim. Dün gece sabah 4.30'a kadar yeni temaya uğraştım orjinal temayı %70 değiştirdim diyebilirim. Huyum kurusun işte :) Bir tema bulurum o kadar uğraşırım üzerinde fakat kullanmam. Ama bu temayı tam istediğim kıvama getirdim. Heralde 2 – 3 yıl ölmezsem eğer bu temayı kullanacağım. Bu temayı paylaşmayacağım ve bencillik edip ismini de ermeyeceğim. Çünkü bana özgün olmasını istiyorum. Çok isteyen arar bulur. Çokta tın yani :) Neyse çok uzattım yeni tema bloguma ve bana hayırlı olsun :)

Bir Firefox Eklentisi ScreenGrab!

Kullanışlı bir firefox eklentisinden bahsetmek istiyorum. Firefox ScreenGrab! websayfalarının görüntülerini resim olarak kaydetme, kopyalama veya websayfalarının herhangi bir bölgesini seçip kaydetme, kopyalama olanağı sağlıyor. Firefox 3.x ve 4.x sürümleri bu eklentiyi destekliyor.

Eklentiyi Nasıl Kurabilirim ?
Şu adrese https://addons.mozilla.org/en-US/firefox/addon/screengrab/ gidip Add to Firefox butonuna basarak eklentiyi kurabilirsiniz.

Peki Nasıl Kullanabilirim ?
Eklentiyi kurduktan sonra herhangi bir websayfaya girip sağ tıklayıp açılan menüde en alt kısımda bulunan ScreenGrab! seçeniğinden websayfanın görüntüsünü kaydedebilirsiniz.

ScreenGrab! > Save > Complate Page/Frame : Websayfasının tamamını kaydeder.
ScreenGrab! > Save > Visible Portion: Websayfanın sadece görünen kısmını kaydeder.
ScreenGrab! > Save > Selection: Bu seçenek websayfanın herhangi bir kısmını seçip kaydeder.
ScreenGrab! > Save > Window: Bilgisayarın görev çubuğu ile beraber websitenin görünen kısmını kaydeder.

ScreenGrab! > Copy > Complate Page/Frame : Websayfasının tamamını kopyalar.
ScreenGrab! > Copy > Visible Portion: Websayfanın sadece görünen kısmını kopyalar.
ScreenGrab! > Copy > Selection: Bu seçenek websayfanın herhangi bir kısmını seçip kopyalar.
ScreenGrab! > Copy > Window: Bilgisayarın görev çubuğu ile beraber websitenin görünen kısmını kopyalar.

Copy seçeneğinin aslında çok bir farkı yok. Ama direk bilgisayara kaydetme yerine seçilen bölgeyi veya websayfanın tamamını kopyalayıp paint vs programlara yapıştırmayı sağlıyor.

Google Video Kapanıyor

Dünyanın bir numaralı arama motoru Google video servisini kapatıyor. 10 gün içerisinde kapatılacak olan Google Video 13 Mayıs'a kadar kullanıcıların videolarının silinmeden Youtube taşınmasına imkân sağlıyor. 2005 yılında hizmete açılan Google Video 2009 yılından beri yeni video yüklenmesine izin verilmeyerek kapatılma sinyali veriyordu.

Blogumla Geride Kalan 1 Yıl

Aslında bu yazıyı dün yazmam gerekiyordu. Fakat iş-güç, okul yorgunluğu derken ancak bugün yazabiliyorum. Blogumla 1 yılı geride bıraktım. İyisiyle, kötüsüyle yazdığım zamanlarla, yazamadığım zamanlarla 1 yıl geçti gitti. Zaman ne de çabuk geçiyor. Geçen zaman diliminde bazen teknoloji ve internet dünyasından, bazen kendimden, bazen de saçma sapan şeyler yazdım iste. Ama her ne kadar ben yazmayı beceremesemde yazmaktan, birşeyler paylaşmaktan keyif alıyorum. Ve öyle böyle derken zaferzent.blogspot.com 2 yaşına ayak bastı. Eğer ölmezsek :) daha özgün daha kaliteli ve güzel paylaşımlar dileğiyle. Nice yıllara benle bloguma :)

Internet Explorer 9 Yayınlandı

Microsoft Internet Explorer 9 ' un final sürümünü yayınladı. Internet Explorer eski versiyonlanrına nazaran kendini dahbir toplamış görünüyor. Hız bakımından da heralde en hızlı tarayıcılardan olacak gibi. Bakalım Firefox ve Internet Explorer 9 arasında nasıl gelişlemeler yayınlacak.



Mozilla Firefox 4.0 Yayınlandı

Kullanıcıların ve benim merakla beklediğim Firefox 4 Beta aşamasın nihayet geçti. Firefox 4'ün Realese Candidate yani sürüm adayı beğeniye sunuldu. Umarım önemli hatalar ve düzenlemeler yapıldıktan sonra yakın bir zamanda asıl sürümü çıkacaktır.

PHPdili.net

Php öğrenmek isteyenler için yeni bir yüz. Daha önceden de css derslerini takip etmiş olduğum Erbilen arkadaşımız yeni bir projeye imza atmış. Ben de blogumda paylaşarak destek olayım dedim. PHPdili.net php dilini öğrenmek isteyenlere ders anlatımlarını ayrıntılı bir şekilde sunuyor. Ben de yeni bir php öğrenen biri olarak bundan sonra takip edeceğim. Umarım herkese faydalı olur. Bakmakta yarar var !

Vikipedi Kurucusu Jimmy Wales'ten Teşekkür

2001 yılında  Jimmy Wales tarafından kurulan Özgür Ansiklopedi Vikipedi her zaman olduğu gibi yine bundan yaklaşık 2 ay önce bağış toplamaya başlamıştı. Bugün gördüğüm uyarıda Vikipedi Kurucusu Jimmy Wales'ten Tesekkür yazıyordu. Sonra okudum ki 2 aydan kısa bir sürede 16 milyon dolar bağış toplanmış. Şimdiye kadar ki en başarılı bağış kampanyası bu olmuş. Umarım bu yardımlaşma ve dayanışma devam eder ve Vikipedi reklamsız boynu bükülmeden insanlara faydalı olma yolunda ilerler.

Emlak Nedir ve Ne İşe Yarar

Emlak Nedir ve Ne İşe Yarar Emlak Yatırımı
Bu yazımda emlak konusunda, neler emlak kapsamında yer alır hakkında kısa bir bilgi vereceğim. Emlak veya gayrimenkul; bina, arsa, bahçe gibi taşınmaz mal ve mülklerin ortak adı. Emlak, güvenli bir yatırım aracı olarak görülür. Kur dalgalanmalarından ve ekonomik krizlerden çok fazla etkilenmeyen, uzun vadede genellikle büyüyen bir yatırımdır.

Emlak alım satımında kullanılan mortgage veya tut-sat yöntemi, emlakların değerlerinin uluslararası kriterlere göre belirlenmesini sağlar. Böylece değeri belirlenmiş olan bir emlak, emlak borsasında alınıp satılabilir hale gelir. Emlak piyasasının gelişmesi ile daha önce değeri bilinmeyen emlaklar piyasada arz talebe göre değer bulmaya başlar.

Ares Limewire’in Yerini Tutacak

Bir zamanlar limewire diye müzik, video, resim dosyaları indirmeyi sağlayan bir program vardı. Fakat kapandı (kapatıldı). Şimdi internet kullanıcıları onun yerini tutabilecek program aramakta. Galiba bu program da ares olsa gerek. Son 15 günde baktığım 6 -7 kişisel bilgisayar üzerinde ares programı yüklüydü. Ve en iyisi de ares olmalı bence. Öyle çok şan şanlı bir program yapısına sahip olmasa da Limewire’in yerini tutacak gibi.

Tebrikler Neill

Dün akşam Galatasaray – Beşiktaş arasında oynanan derbide maçın bence en güzel anını Neill yaşattı. Nobre’nin müdahalesiyle Neill yerde kaldı ve hakem Galatasaray lehine faul verdi. Fakat önemli olan bu değildi. Pozisyon sonrası hakem Nobre’ye sarı kart gösterdi. Neill belki de sahalarda görmediğimiz bir centilmenlik yaptı. Hakemin yanına giderek “Hocam, Nobre faul yapmadı. Ben pozisyon icabı düştüm. Sarı kartı boşuna gösterdiniz” dedi. Bizim ülkemize böyle futbolcular gelmeli. İşte o zaman futbol’un sadece bir top peşinde koşup üç direk arasına gol atmak olmadığını bizler çok daha iyi anlarız. Tebrikler Neill.

İnternet bitecek mi?

Okyanus altından geçen kabloların yakın zamanda tam kapasiteye ulaşacağı söyleniyor. Kıtalar arasında internet erişimini sağlayan okyanus altı kabloların gün geçtikçe kapasitesi dolma sınırına yaklaşıyor. Yapılan bir araştırmaya göre atlas okyanusu altından geçen kablolar 2014 yılında tam kapasiteye ulaşacak ve artık internetin yetmez hale gelecek. Bu konu üzerine hazırlıklar yapılmak üzere. Ama resmi imza atılması ve yeni kabloların okyanus altına döşenmesi 1 yılı aşkın bir süreyi kapsayacak. Pasifik okyanusu altında ise böyle bir sorun şuan için yok. Yeni kablo hattı döşenmiş durumda. İnternetin biteceği ne kadar doğru bilinmez ama zamanla her şey belli olacak.

Aşırı Bilgisayar Kullanımının Zararları

Aşırı bilgisayar kullanımına bağlı olarak meydana gelen sağlık sorunları ve bunlardan korunma yolları.

Bel ve Boyun Ağrısı
Uzun süre aynı şekilde bilgisayar başında oturmak bel ve boyun ağrılarına neden olur. Bunun önlenmesi için hep aynı şekilde değilde oturma şeklini değiştirerek bilgisayar kullanılması daha faydalıdır. Ayrıca 1-2 saat bilgisayar kullanıldıktan sonra 15 – 20 dakika kadar ara verilmeli dinlenilmelidr.

Gözlerde Bozukluk
Bilgisayarın verdiği en büyük sağlık sorunlarından birisi de göz rahatsızlığıdır. Günde 5 – 6 saat’dan fazla bilgisayar kullanıldığı zaman göz damarlarında yorulma ve kızarıklık oluşur. Zamanla daha da ileri giderek körlüğe de neden olabilir. Bunu önlemek için ise bilgisayara bakış mesafesi uzak olmalı ve uzun süre bilgisayar kullanılmamalıdır.

Uykusuzluk
Uzun süre bilgisayar kullanımı zamanla bağımlılık yapar. Bunun sonucunda uykusuzluk meydana gelir. Devamında yorgunluk halsizlik gibi sorunlar oluşur. Zamanında bilgisayar kullanımı bırakılmalı ve uykusuz kalınmamalıdır.

İş ve Eğitim Başarısında Düşüş
Bilgisayarın verdiği sadece sağlık sorunlarından ibaret değil. Bilgisayar bağımlılığı çalışanlar için iş başarısında düşüş ve öğrenciler için eğitimde sorunlar oluşturabilir. Bilgisayar kullanımı yer ve zamana göre olmalı eğitimi ve işi etkilememelidir.

* Bu sağlık ve başarı sorunların oluşmaması için bilgisayar kullanımı günlük en fazla 4 ile 5 saat arasında olmalı ve belirli aralıklarda dinlenilmelidir. Çocuklar yetişkinlerden daha çabuk ve daha fazla etkilendiğinden dolayı çocukların bilgisayar kullanımı daha kısıtlı olmalıdır.

34 Dilde Seni Seviyorum

İngilizce : I love you
Afrika Dili : Ek is lief vir jou
Almanca : Ich liebe dich
Arapça : أحبك
Azerice : Səni sevirəm
Belarusça : Я кахаю цябе
Bulgarca : Обичам те
Çekçe : Miluji tě
Çince : 我愛你
Farsça : من شما را دوست دارم
Felemenkçe : Ik hou van je
Filipince : mahal kita
Fransızca : Je t'aime
Hırvatça : Volim te
Hintçe : मैं तुमसे प्यार करता हूँ
İbranice : אני אוהב אותך
İspanyolca : Te quiero
İtalyanca : Ti amo
Japonca : 私はあなたを愛して
Latince : Te amo
Macarca : Szeretlek
Makedonca : Те сакам
Malezya Dili : Aku mencintaimu
Norveçce : Jeg elsker deg
Portekizce : Eu te amo
Romence : Te iubesc
Rusça : Я люблю тебя
Sırpça : И лове иоу
Slovakça : Milujem ťa
Tay Dili : ฉันรักเธอ
Ukraynaca : Я люблю тебе
Vietnamca : Tôi yêu bạn
Yunanca : Σ 'αγαπώ (S 'agapó̱)
VE EN GÜZELİ TÜRKÇE : SENİ SEVİYORUM :)

Seninki Kaç Santim

Bugün dünya denizlerindeki büyük balık türlerinin yüzde 90'ı, toplam balık türlerinin ise yüzde 60'ı tükenmiş durumda.

2050 yılına geldiğimizde ise dünyadaki balık stokları tükenecek. Türkiye'de durum farklı değil...Balık stoklarımız ve balıkçılık can çekişiyor. Endüstriyel avcılık arttıkça, yumurtlama zamanları ve yerlerinde avlanıldıkça balık stokları hızla azalıyor, balıklar azaldıkça daha çok yavru balık avlanmaya ve satılmaya başlanıyor. Yavru balık avlandıkça ve satışı devam ettikçe de türler üremeye fırsat bulamadığı için durum daha da vahim hale geliyor.

Küçük Balık Yoksa Büyük Balık da Yok!

Henüz üreme olgunluğuna, boyuna erişmemiş yavru balıkların avlanması, satılması, tüketilmesi deniz kaynaklarının ziyan edilmesidir. Olgunluk çağına gelen bir balığın her yumurtladığında binlerce balık ürettiği unutulmamalıdır. Her canlı en az bir kez üreme hakkına sahiptir, ve eğer yarın da denizlerimiz de balık türleri olmasını istiyorsak acilen balık boylarına önem vermeliyiz. Ayrıca anaç balıklar boyut olarak büyüdükçe daha da fazla yumurta verirler, işte bu yüzden balıklar için her cm. hayati derecede önemlidir.

Türkiye'de avlanması ve satılması yasal balık boylarına uyulmadığını balık pazarlarında gördüğümüz yavru balıklardan anlamak mümkün. Örnek mi? Lüferin en az bir kez üreyebilmesi için minimum 20 ila 24 cm'e ulaşması gerekirken bugün yasal avlanma boyu 14 cm olarak verilmiştir. Yani aslında yavrusu olan çinekop boyu. Aynı şekilde palamutun üreme boyu 38 cm ila 42 cm arasında iken yasal avlanma boyu 25 cm dir!

Bu durum açıkça gösteriyor ki, denizlerimizdeki biyoçeşitliliğin korunmasını sağlayacak ciddi bir yönetim planına ihtiyaç duyulmaktadır. Ticari balık türlerinin yumurtlama ve gelişme alanlarının deniz rezervi olarak korunması da en etkin yöntemlerden biridir.

Hep birlikte, Tarım Bakanlığı'nın acilen balık stoklarının ve balıkçılarımızın geleceği adına yavru balık satışını engellemesi ve yasal balık boylarını bilimsel temellere oturtmasını sağlayalım. Yavru balık satmayın, almayın, tüketmeyin, denizlerimizin geleceğini korumaya yardım edin. Eyleme katılın!

Greenpeace - kacsantim.org

Youtube Açıldı

Dünyanın en büyük video paylaşım sitelerinden biri olan Youtube 2008 yıldında Atatürk'e hakaret edici videoların bulunması nedeniyle erişime kapatılmıştı. Yaklaşık 2.5 yıl sonra Atatürk'e hakaret edici videoların kaldırılmasıyla birlikte tekrar mahkeme kararıyla erişime açıldı.

Nolmuş yani büyük adam olamadıksa? Hayallerimizi satmadık ya

Gitmek cesaret ister ufaklık
Gidecegin yer neresi olursa olsun
Sevdiklerinle arana mesefe girince
Varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz.
Vedalaşmakta zor iştir biliyo musun ?
Oturursun geminin kıçına.
Bakarsın sevdiklerine gittikçe ufalırlar ufalırlar kaybolurlar
O zaman anlarsın işte
Vedaşalmak asıl kalana değil gidene koyar.
100 defa söyledim sana hüzünlü değilim, mizacım böyle.
Bak şarabımla beraberim.
Çocukluğumdan beri hayaller kuruyorum
Şarabımdan Ayrılmadan hemde.
Ben şarabımdan Ayrılmıyorum.
O da bana bunca gidene rağmen hala hayal kurdurtmaya devam ediyor.
Ne olmuş yani büyük adam olamadıksa?
Hayallerimizi satmadık ya ?

</embed>

Bir Daha Hiç Kimse Seni Benim Gibi Sevemez

Yayınlanmayan etkileyici Yeni Rakı reklam filmi
</embed>

Bir daha hiç kimse seni benim gibi sevemez
Ve bir daha hiç kimse beni de senin gibi sevemez.

Internet Explorer 9 Çıktı (İndir)

Uzun süredir merakla beklenen Internet Explorer 9'un Beta sürümü çıktı. En önemli gelişme css3 desteğinin bu sürümde yapılandırılması idi. Css3 desteği de gelince eski sürümler artık çöpe diyebiliriz :)

Internet Explorer 9 Türkçe İndir

Yukarıdaki adresten Internet Explorer (IE) 9'u indirip test kullanabilirsiniz.

Tebrikler 12 Dev Adam

A Milli Basketbol Takımımız ülkemizde düzenlenen Dünya Şampiyonası finalinde Amerika'ya 81-64 mağlup olarak Dünya 2.si oldu. Ellerinize sağlık dev adamlar. Buraya kadar gelmek bile bizim için bir onurdur. Türkiye sizinle gurur duyuyor.

11 Eylül Tarihte Bugün

11 Eylül 2001'de New York'un "İkiz Kule" gökdelenlerine yolcu uçaklarıyla terörist saldırı düzenlendi. Savunma Bakanlığına ait Pentagon'un da terör saldırısına uğradığı facia yaşandı.

Kurtlar Vadisi Pusu Yeni Sezon

Bağımlısı olduğum bir dizi değil. Fakat bu yeni sezon tanıtım videosu ilgimi çekti. Sadece bir senaryo mu yoksa gerçeği yansıtıyor mu başlayına göreceğiz.

Tramadol

(İngilizce)Tramadol hydrochloride (trademarked as Conzip, Ryzolt, Ultracet, Ultram in the USA, Ralivia and Zytram XL in Canada) is a centrally-acting synthetic analgesic used to treat moderate to moderately-severe pain. The drug has a wide range of applications, including treatment of rheumatoid arthritis, restless legs syndrome and fibromyalgia. It was launched and marketed as Tramal by the German pharmaceutical company Grünenthal GmbH in 1977

(Türkçe)Tramadol hidroklorür (Conzip, Ryzolt, Ultracet, ABD'de Ultram, Ralivia ve Kanada'da Zytram XL gibi markalı) orta-şiddetli ağrı orta tedavisinde kullanılan bir merkezi-etkili sentetik analjezik ilaç. İlaç, romatoid artrit, ve huzursuz bacak sendromundan fibromiyalji tedavisinde de dahil olmak üzere, geniş bir uygulama alanı vardır. Bu ilaç, 1977 yılında Alman ilaç firması Grünenthal GmbH tarafından başlatılan ve Tramal olarak pazarlanmaya başlandı.

Blogger Şablon Tasarımcısı ile Hazırladığım Yeni Tema

Blogger Şablon Tasarımcısı

İçim bir türlü rahat etmedi ve en sonunda kendi temamı Blogger Şablon Tasarımcısı aracılığıyla yaptım. Kısa bir süredir daha önceki bir yazımda bahsettiğim temayı kullanıyordum. Fakat içime sinmedi ve özgün bir tema. Kurcalayarak kendi temamı yaptım. Çok fazla uğraşmadım aslında. 1 saat kadar sürede yapılmış bir tema. Güzel bir tema oldu fakat temayla ilgili iki sorunum var birincisi footeri kaldıramıyorum ikincisi ise i.e ile ilk açıldığında allak bullak bir görüntü oluşuyor :/ Tavsiyem Internet Explorer ile girmemenizdir :) Temanın ismini de Kendi Temam koydum. Saçma ama salla gitsin :) Benim gözüme hoş göründü. Umarım güzel birşeyler yapabilmişimdir. Umarım bir daha tema değiştirmem.

Kullandığım Eklentiler :
- Resimleri için lightbox
- İletişim sayfası için iletişim formu
- Ve facebook beğen butonu

Yeni tema hayırlı olsun bakalım :)

İkon Arama Motoru

Kullanışlı hoş bir siteden bahsetmek istiyorum. Sitemiz www.iconfinder.com Bu site bir arama motoru. Fakat bildiğimiz arama motorlarından değil. Bu arama motoru ikon (icon) lar için tasarlanmış. Site site gezmektense sadece bu site aracılığı ile güzel işe yarar ikonlar bulabilirsiniz. Tek tek ikon aramaya da gerek yok set halinde de ikonlar mevcut. Bulduğunuz ikonları iki farklı seçenekte ico ve png uzantılı şekilde bilgisayarınıza indirebiliyorsunuz. Arşivi baya bir genişe benziyor. En azından blogumda kullanmak için işime yarayacak ikoncanımı buldum :) Uğramakta yarar var derim ;)

Blogger'da İkon Nasıl Eklenir?
- Öncelikle panelimizin Tasarım sekmesinden HTML'i düzenle bölümüne giriyoruz.
- <head> </head> kodları arasına alttaki kodu ekliyoruz

<link href='ikon adresi' rel='shortcut icon' type='image/vnd.microsoft.icon'/>
İkon adresi yazan yere kullanacağımız ikonun adresini yazıyoruz ve Şablonu Kaydet butonuna basıp işlemi bitiriyoruz.

Rasgele Sayı Üreten Random.Org

Pek kullanılmayan fakat bazı durumlarda işe yarayabilecek yararlı bir siteden bahsetmek istiyorum. Bu site rastgele sayı üretmeye yarıyor. Dediğim gibi fazla kullanılmasa da kenarda, köşede bulunması gereken bir uygulama.

Kullanımı
Eğer sadece rastgele tek bir sayı istiyorsak random.org ana sayfasından sağ üst köşeden (True Random Number Generator) bölümünden istediğimiz aralıkta sayı belirleyip Generate düğmesine bastığımızda rasgele bir sayı belirlenir. Min : En küçük sayı değeri Max: En büyük sayı değeridir. Eğer 1 ile 10 arasında bir rastgele sayı istiyorsak Min : 1 Max: 10 yazıp Generate düğmesine basıyoruz.

İkinci olarak ise olur ya birden fazla sayı kullanmamız gerekebilir. Bunun için ise www.random.org/lists adresine giriyoruz. Karşımıza bir liste kutusu çıkıyor. Diyelim ki 1 ile 10 arasında 10 tane rasgele sayı istiyoruz. Bunun için liste kutusuna 1'en 10 kadar alt alta sayılarımızı giriyoruz daha sonra randomize butonuna tıklıyoruz ve sayılarımız belirleniyor.

Bana göre kullanılışlı bir uygulama örneğin sayısal loto oynarken aklınıza sayı gelmeyebilir onun için kullanabilirsiniz veya çekiliş yapabilirsiniz.

Neden Ders Çalışamıyoruz?

İnternet'te sörf yaparken ilginç bir o kadar da komik bir şey buldum. Bir takım öğrenci neden ders çalışamadıklarını anlatan bir hesap yapmışlar :)

Neden Ders Çalışamıyoruz Çalışmıyoruz ?

ders çalışmak, ders çalışamamak, neden ders çalışamıyoruz

Yeni Bir Tema

Yeni yaşıma yeni bir temayla girmek istedim. Bu yüzden de yaklaşık 10 gündür bloguma yeni bir tema arayışı içerisindeydim. Yirmiye yakın tema düzenledim, denedim fakat hiçbiri de tam istediğim gibi olmadı. Tam tema değiştirmekten vazgeçecektim ki dün akşam saat 21-22 sularında Seval hanımın daha önce kullanmış olduğu BM adlı temayı buldum. Tema o kadar karışıktı ki sanki kodlarının her biri bir tarafa savrulmuştu. Bugün sabah 5'e kadar bu temayı düzenlemeye çalıştım ve istediğim bir görünüme kavuşturdum. Yorucu ama güzel bir tema oldu. Umarım yeni tema yeni yaşımda ve bundan sonraki blog hayatımda bana uğurlu gelir. Hayırlı olması dileğiyle.

20 Yıl Sonraki Haliniz

Bir site buldum acayip bir şey. Fotoğrafı yüklüyorsunuz ve 20 yıl sonra nasıl bir halde olduğunuzu görüyorsunuz. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem tabi.

Kullanımı : www.in20years.com sitesine giriyorsunuz. Daha sonra sonra cinsiyet, yaş ve uyuşturucu bağımlısı olup olunmadığını seçiyorsunuz, fotoğrafı yüklüyorsunuz 20 yıl sonraki haliniz karşınızda :)

Mozilla Firefox 4 Beta 3 Türkçe

En iyi internet tarayıcısılarından biri olan Firefox yeni sürümü olan Mozilla Firefox 4 Beta 3 kullanıcılara sunuldu. Şuan bilgisayarımda 5 tane internet tarayıcısı var(Chrome, Firefox 3.6, İnternet Explorer 8, Opera 10, Flock) ve ben hiçbirinden memnun değilim. Umarım Mozilla Firefox'un bu yeni sürümü beni memnun eder. İki gündür kullanıyorum ve açıkçası beğendim diyebilirim. Gördüğüm farklılıklar görünüm-arayüz olarak biraz daha sadeleşmiş ve güzelleşmiş. Hız olarakta eski sürümlere göre 10 kat daha hızlı diyebilirim. Bir de geri bildirim eklentisi mevcut. Bu eklenti tarayıcı hakkında iyi ve kötü bildirimler göndermenizi sağlıyor.

Yeni sürüm hakkında detaylı bilgi almak ve Türkçe sürümünü indirmek için buraya tıklayınız.

Referandum ve Bencillik

Almış başını gitmiş bir anayasa değişikliği diğer bir deyişle referandum. Herkes kendi derdine düşmüş. Bana nasıl faydası dokunuyorsa ben ona göre varım diyor. Hiç diyen yok ne olacak bu devletin hali diye. Yazık çok yazık. Bir de bizler milliyetçi vatanımıza toprağımıza bağımlı bir milletiz. Hadi be oradan sen de. Senin neren milliyetçi. Lafa gelince ben bu vatan için canımı feda ederim dersin. İş kendi çıkarına geldiğinde yoo o zaman ben yokum arkadaş dersin. Zaten seni ayakta tutan bu millet değil mi? Sen neden hâla konuşuyorsun. Memur sözleşmeli olacakmış memur derki “yokum” ama maaşı artacakmış "ooo o zaman ben varım" der.

Bir de muhalefet var tabi hele onları ağza almaya bile gerek yok ama konuşturuyorlar insanı işte. Her yerde HAYIR diye bağırırlar. Amacınız ne sizin? İnsanları kandırıp bir yerlere gelmek mi? Sahte oyunlarınızla iktidar olmaya çalışmak mı? Siz referandumun ne olduğunu bile bilmiyorsunuz. Geçmiş bir de boş boş konuşup saçma sapan gerekçe gösterirsiniz. Kendileri iktidar olsaydı EVET derlerdi. Bırakın be sizin gerekçeniz devletin düzenini mi bozmak. Elinde sahte belgelerle iktidarı düşürmeye çalışırlar. Devleti soyuyorsunuz bakın elimde belge var. Herkes de yedi tabi yalan oyunlarınıza. Tamam madem gerçek belgeniz var diyelim o zaman siz neden çözüm aramıyorsunuz da sorunu büyütüyorsunuz. Bu zamana kadar muhalefetlerin hepsi aynısını yaptı. Biraz kendinizi değil de devleti düşünün.

Yurdum insanları işte sadece diğer insanlar adına söz etmiyorum. Bende bütün Türk insanımız da benciliz. Kendi işimize geliyorsa "EVET" gelmiyorsa "HAYIR" deriz. Benim devletten bir beklentim yok. Devletim nasıl yücelecekse ayakta duracaksa ben onun için varım.

Aşk'a Dair Enteresan Sözler

Uludağ Sözlük'te gezerken aklıma aşk geldi hele bir bakayım neler yazmışlar diye işte aşka dair garip ama güzel yazılar...
- hangi yoldan bulaştığı bulunamamış geçici bir hastalıktır. uzun vadede yerini sevgiye bırakır ve vucuttan atmanın hiç bir yolu yoktur.
- tamamen istem dışı meydana gelen bir duygudur. heryerde O görülür, O'nun sesi duyulur, O olmadan hayatın anlamı yoktur... vs.
- kendini başka bir insana endeksleme durumu. Genellikle mantıklı düşünememe, akıllı kararlar verememe, kendini ikinci plana atma eylemleri bu aşk dönemine rastlar. bittiğinde de acıyı en saf haliyle hissettirir.
- herkesin kendince tarif ettiği ortak bi tanımda buluşamadığı, çözülemeyen, belki de çözülmeden yaşanması daha iyi olan..
- bir kişinin diğer bir kişiyi sevme olayıdır. iki kişinin aynı anda birbirlerini sevmeleri imkansızlık derecesinde zordur. yani karşılıklı aşk diye bir şey belkide yoktur. çoğu menfaat ilişkisinden ibarettir.
- Tam bir bok çukurudur. Hep onu düşünürsünüz, hep salaklarda olursunuz. Arkadaşınız birş ey söyler '' hı ha evet ''. gibi cevaplarla karşılık verirsiniz. çünkü her an kafanızda O vardır. Güzeldir. Ama kötü yanı da var. Ya beni sevmiyorsa, ya başkası birisiyle gibi düşünceler de kansere adım adım iter.*
- bir örnekle açıklayalım ;
yağmurlu bir günde, kaygan bir otoyolda saatte 180 km. hızla giderken birden frenlerinizin tutmadığını, direksiyonun kilitlendiğini ve emniyet kemerinizin takılı olmadığını fark edersiniz bu esnada karşı yönden son sürat bir tır üstünüze doğru gelmektedir. bunları bildiğiniz halde sizinse tek yaptığınız radyodaki şarkıya bağıra çağıra eşlik etmektir. aşk işte o şarkıdır. evet.

Sporx.com yenilendi!

Türkiyenin sayılı spor sitelerinden olan sporx.com yenilendi. Eski halinden çok farklı bir görünüme girmiş olan sporx gerçekten beğenimi kazandı. Sade ve hoş bir tasarıma kavuşan kullanıcı dostu bir site haline gelmiş.

Sporxten yapılan açıklama ise şu şekilde;
Bugün sitemizi ziyaret edenler hoş bir sürprizle karşı karşıya… Evet… Projesiyle, grafiğiyle, yazılımıyla, içeriğiyle, reklamıyla tüm Sporx ekibinin uzun süredir harıl harıl üzerinde çalıştığı, yepyeni Sporx karşınızda.

2005 yılında Superspor.com adıyla yola çıkan ve Mart 2007'de Sporx'e dönüşen ve siz ziyaretçilerimizin büyük ilgisine mazhar olan sitemizde büyük bir dönüm noktası bu. Söz konusu olan sadece bir ara yüz yani görüntü değişikliği değil. Artık sizleri de Sporx'in birer yapıtaşı haline getirmeyi amaçlayan işlevsel bir dönüşüm söz konusu. My Sporx başlığı altında diğer üyelerimizle arkadaş olabilecek, konuşabilecek, yeri geldiğinde eğlenecek, yeri geldiğinde tartışabileceksiniz. Dilerseniz blog yazarak içinizdeki cevheri tüm dünyaya gösterebileceksiniz. Sporx.com'da yaşanan bu dönüşümü ayrıntılı olarak genel müdürümüz İlkan Gökyılmaz'ın kaleminden de okuyabilirsiniz.

Evet, daha da süper olan Sporx.com için büyük bir gün. Sizlerin desteği ve ilgisiyle bugüne getirdiğimiz, en sevilen spor sitesi olan Sporx'i daha da büyük hedeflerle buluşturmak için yola çıktığımız gün bugün. Sizlerin düşünceleri bizim için çok ama çok önemli. Görüş ve önerilerinizi bekliyoruz.

sporx.com

Helal Olsun Nevin, Elvan, Bekele ve Meryem

İspanya'nın Barcelona kentinde düzenlenen 20. Avrupa Şampiyonası'nın son günde bayanlar 5 bin metrede yarışan atletlerimizden Alemitu Bekele şampiyona rekoru kırarak birinci oldu. Elvan Abeylegesse 10 bin metrede birinci 5 bin metrede ise ikinci olarak ülkemize bir altın bir gümüş madalya kazandırdı. Nevin yanıt 100 metre engellide Türkiye rekorunu geliştirerek altın madalyanın sahibi oldu. Meryem Erdoğan ise 5 bin metreyi 7. olarak tamamladı. Tüm atletlerimize yürek dolusu tebrikler.

Sen Bilemezsin

Sen bilemezsin geceyi.. Geceleri sokak lambaları altında oturan yalnızlıkları.. Kaç gece sana dağlardan şarkılarını yolladı rüzgarlarla? Sen,kaç geceye dost oldun.. kaç saat dayanabildin ona .. kıvrıldığın yerde uykuya mı daldın hep…?

Şampiyon Kim Olacak

Futbolla devam :D Turkcell Süper Ligin bitmesine 1 hafta kala şampiyonun kim olacağı henüz netleşmedi. Bursa ve Fenerbahçe arasında kızışan şampiyonluk yarışında benim gönlüm Bursadan yana. Eeee Galatasaraylıyız sonuçta Fenerbahçe hariç kim şampiyon olursa olsun bizim için güzeldir. Ama Bursayı tutmalıyız. Çünkü uzun zamandır Anadoludan bir takım şampiyon olamadı. Ve ben bunu Bursanın başaracağına inanıyorum...

25 Mart Perşembe

Gece 4 gibi yatıp öğleden önce dersim olmadığı için saat 11 gibi uyandım. Uykulu bir şekilde kahvaltı yaptım. Kahvaltıdan sonra direk pc başına oturdum ve hemen twitter'ı açtım, kim ne yapmış diye baktım. Biraz da facebookta zaman harcadıktan sonra slow müzik dinleyerek photoshopta birşeyler yapmaya çalıştım. Okul saati geldi. Uyuz bir şekilde okura gitmek üzere yola koyuldum. İlk 2 saat Tarih dersi vardı. Kendini bilmezin biri hocaya ödev olduğunu hatırlattı. Ödevi yapmıştım fakat herkes gibi çalışmamıştım. Hocadan bir ton azar işittik. Hoca da kıl oldu tabi vize de tüm kitaptan sorumlu olduğumuzu söyledi. Daha sonra Türk Dili dersimiz vardı. Değerli hocamız :D (biraz yağ çekiyim) Sözlü Kompozisyon Türleri konusunu anlattı derken okul zamanı bitti. Saat 17 gibi eve geldim. Akşam yemeği yedim. Yine her zamanki gibi pc başına oturdum. Pc'de zaman öldürtükten sonra sevgili arkadaşım Muhammedle holta attık ve bugün son buldu.